Reha BAŞOĞUL

Tem 182018
 

ABD’de dahil olmak üzere 7 ülkeden 2 binden fazla kişinin katıldığı yeni bir araştırmaya göre, kendilerini muhafazakar olarak tanımlayanların neden “özür dileyemedikleri” ortaya çıktı.

Dailymail’de yer alan habere göre araştırmacılar, hangi koşullarda özür dilemek istediklerini öğrenmek için Avustralya, Hong Kong, Şili, Peru, Rusya, Hindistan ve ABD olmak üzere yedi farklı ülkeden 2.130 kişi üzerinden bir araştırma gerçekleştirdi. Queensland Üniversitesi araştırmasında araştırmacılar, muhafazakarların özür dilemeye meyilli olmamalarının yanısıra, aynı zamanda kolayca affetmediklerini de belirtiyorlar.

Continue reading »

Tem 172018
 

Yeni genetik araştırmaya göre, Papua Yeni Gine ve kuzey-doğu Avustralya’da yaşayan insanların, henüz tanımlanmamış ve soyu tükenmiş bir insansı türünün DNA’sının bir miktar taşıdığı tespit edildi. Analiz, Neandertal ve Denisovanlardan geldiği olası olmayan, arkeologlar tarafından daha önce bilinmeyen üçüncü bir soyu tükenmiş insansıdan geldiğini gösteriyor. Continue reading »

Tem 172018
 

Bazen arkadaşları tarafından bir davete katılması icap edenlerin bahaneleri genelde benzer çizgide olur. “Pokemon Go oynamayı tercih ederim”, “Kitap okumayı tercih ederim” gibi..Bu durumun neden kaynaklandığını açıklığa kavuşturacak bilim insanlarının son çalışması “Mutluluğun Savanna Teorisi” olarak adlandırılıyor.

Singapore Management University ve London School of Economics psikologlarının NCBI’da yayımladıkları çalışmaya göre, zeki insanlar hariç, arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirenlerin daha çok mutlu olduklarına dair bulguları yayımlamıştı.

Business Insider’da yer alan habere göre, araştırmacılar bu sonuçlara iki araştırmayla vardı. Hem 2001 hem de 2002 yılları içinde, verileri National Longitudinal Study of Adolescent Health tarafından sağlanan araştırmalarda yaşları 18-28 arasında olan 15 binden fazla kişiyle röportaj yapıldı. Continue reading »

Tem 062018
 

Araştırmacılar, biyoloji dünyasında, yeryüzünde evrimleşen tüm karmaşık yaşamın mikrop ailesinden başladığını düşünüyorlar. Mikroplar, Kuzey Mitolojisi’nin tanrılarından sonra Loki, Thot, Odin ve Heimdall olarak adlandırıldı ve Asgard adlı bir gruba ait olarak gösterildi. Continue reading »

Tem 062018
 

Polonya’daki SWPS Sosyal Bilimler Üniversitesi ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nden sosyal psikologlar Milgram’ın modern bir versiyonunu uyguladılar ve sonuçların 50 yıl önceki çalışmalara benzer olduğunu buldular. Continue reading »

Tem 062018
 

Almanya’daki bilim adamları, insan evriminin tarihini değiştirecek nitelikte bir keşif yaptı. Continue reading »

Tem 062018
 

Bilim insanları, balık atalarımızın sudan karaya çıkmalarına öncülük eden hamlenin uzuvlar değil, daha gelişkin görme yetisi olduğunu söylüyor. Continue reading »

Tem 062018
 

Araştırmacılar, ilk defa, fizikçilerin yaklaşık 70 yıldır peşinden koştuğu, triangulene adı verilen garip ve dengesiz özellikli üçgen biçimli bir molekül sentezledi. Continue reading »

Tem 052018
 

Amerika’ya ilk yerlemiş olan kurucu grup, yeni bir genetik araştırmaya göre Sibirya’dan göç etmiş ve yaklaşık 250 kişiden oluşuyordu.

Araştırmanın yazarlarından, Brezilya’daki Rio Grande do Sul Federal Üniversitesi’nden Prof. Nelson Fagundes, “Kurucu grup” olan bu nüfusun, Sibirya’dan Amerika’ya yaklaşık 15 bin yıl önce göç eden insanlar olduğunu belirtiyor. Fagundes, kurucu grubun kaç kişilik bir popülasyondan oluştuğunu anlamanın anahtar olduğunu söylüyor, çünkü bu büyüklük, soy geçişindeki genetik miktarı belirlemekle beraber, doğal seleksiyonun kötü genlerden ne kadar verimli şekilde arındırıldığını anlamamıza olanak sağlıyor. Continue reading »

Tem 052018
 

Yeni bir fosil analizine göre, insanlığın ağaca tırmanan atası ‘Ardi’ de tıpkı bizim gibi dik yürüyebiliyordu. 4.4 milyon yıllık iskeletin pelvisi, Ardi’nin türlerinin ağaca tırmanma motivasyonunu kaybetmeden, insan benzeri bir dik yürüyüşe sahip olduğunu ortaya koyuyor. Continue reading »

Tem 052018
 

İkiyüzlülükle ilgili sorun tam olarak nedir? Birisi başkalarının davranışlarını kınadığında, aynı davranışı bizzat kendisinin yaptığı öğrenilirse bunu neden bu kadar sakıncalı bulabiliriz? Yale Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde doçent olan David Rand ve yüksek lisans öğrencileri Jillian Jordan ve Roseaanna Sommers, New York Times’ta bu sorunun yanıtını aradıkları bir makale kaleme aldılar. İşte o makale: Continue reading »

Tem 052018
 

Independent’ta yer alan habere göre, Rochester Üniversitesi ve Northeastern Üniversitesi’nden Miron Zuckerman, Jordan Silberman ve Judith A. Hall, zeka ve dindarlık arasında anlamlı negatif bir ilişki olduğunu ortaya koyan 63 araştırmayı barındıran bir meta-analiz (çoklu bilimsel araştırmaların sonuçlarını birleştiren istatistiksel bir analiz) yaptılar.

Dindarlık, “dinin bazı yönlerine veya her yönüne katılım derecesi” olarak tanımlandı. Buna, doğaüstü etkenlere olan inançlar, mülkün bir fedakarlık olarak sunulması gibi “bu etkenlere bedeli ağır olan taahhütler sunma” da dahil edildi. Başka bir “”bildirim” olarak, kiliseye gitme ve “doğaüstü etkenlere olan inanç nedeniyle ölüm gibi varoluşçu endişeleri azaltma” gibi (yani cennete gideceğinize inandığınız için ölümden daha az korkmuş olmak) toplu törenlere katılmak belirlendi. Continue reading »

Tem 052018
 

Bir araştırmacı grubu, sonunda Afyonkarahisar’ın Beyköy köyünde bulunan 3300 yıllık taş tabletleri çözdü ve de gizemli “Deniz İnsanları” hikayesine ve savaşan bir Truva Prensi’ne ulaştı. Böylece savaşan Truva Prensi’ni anlatan 3300 yıllık taş levhasının bulunmasından 139 yıl sonra deşifre edilmiş oldu.

Dailymail’de yer alan habere göre yazıt, Truva’dan Muksus adı verilen bir prensin başını çektiği bir askeri kampanya sonrası Mira adlı güçlü bir krallığın yükselişini anlatıyor.

Hikaye, günümüz bilim insanlarının konfederasyon olarak tanımladığı “Deniz İnsanları”nın Ortadoğu’daki şehirleri ve uygarlıkları harabeye çevirdiği zamanları anlatıyor. Bu askeri fetihlere katılan Mira krallığı ise bahsi geçen denizci grubun bir parçası görünüyor.

Kriptolojik simgelere göre, krallık Deniz İnsanları’nın istilalarında belirleyici bir role sahipti ve Doğu Akdeniz’de Bronz Çağı’nın sona ermesine yardımcı oldu.

Diğer yandan, bazı bilim insanları yazıtların sahte olabileceği konusunda endişelerini dile getiriyor. Çünkü levhanın orjinali, 19. yüzyılda yok edilmişti ve modern şifre çözümü, o sırada akademisyenler tarafından gündeme getirilen kopyalara dayanıyor. Continue reading »

Tem 052018
 

Yeni araştırma, dünya çapında yaklaşık 7.4 milyar insan var ama her insanın yaşamındaki genleri geriye doğru takip ettiğinizde, Afrika’da 200 bin yıl önce bulunan bir tek gruba çıkıldığını gösteriyor.

Bilim insanları, farklı popülasyonlardan elde edilen insan DNA’larıyla, şimdiye kadar yapılmış en detaylı genetik çalışmalardan birine imza atarak, türümüzün dünyadaki yayılmasının nasıl olduğunu inceledi. Continue reading »

Tem 052018
 

Evrim,bu sefer iş üstünde yakalandı. Bilim insanları, Avustralya kertenkele türüne ait bir sürüngenin yumurtlamaktan kaçınıp neden doğurmayı tercih ettiğinin şifrelerini çözdü.

New South Wales’in sıcak kıyı ovaları boyunca, sarı karınlı, üç parmaklı kum kertenkeleleri, çoğalmak için yumurtalarını bırakırlar. Ancak, daha yükseklerde ve soğuk dağlarda yaşayan aynı türe ait bireyler, nesillerini devam ettirmek için doğum yapıyorlar.

National Geographic’te yer alan habere göre, sadece bunun dışında iki modern çağın sürüngeni, – başka bir kum kertenkelesi türü ve Avrupa kertenkelesi- iki türlü de üreyebilmektedir. Evrimsel kayıtlar, yüz sürüngen soyun geçmişte yumurtlamaktan doğuma geçiş yaptığını göstermektedir. Günümüzde ise yılan ve kertenkelelerin yaklaşık %20’si doğurmaktadır. Continue reading »