Tem 062018
 

Polonya’daki SWPS Sosyal Bilimler Üniversitesi ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nden sosyal psikologlar Milgram’ın modern bir versiyonunu uyguladılar ve sonuçların 50 yıl önceki çalışmalara benzer olduğunu buldular. Continue reading »

Eyl 182012
 

Womb - Rahim - Poster - Afiş - Sinema - Eleştiri - Analiz

” Aşkın gerçekliği yoktur.
Zamanı vardır.
Her aşk kendi zamanı içinde gerçektir.
Yaşamda hiçbir şeyin olmadığı kadar gerçek.
Su balığın hem varoluşu hem zamanıdır.
Suyun zamanı gibi aşkın da zamanı vardır.
Kendi zamanı.
Sudan çıktıktan sonraki zamanda, sudaki zamanı bilemezsiniz.
Nerden bileceksiniz?”

/ Murathan Mungan 

1978 yılında dünyanın ilk tüp bebeği olarak dünyaya gelen Louise Brown, 2008 yılında anne olmuş ve eşi tarafından annelik yetisi konusunda övgü almıştı. Bu süreçte ise erkeğin spermiyle. kadının yumurtasını rahimde değil de dış ortamda döllenip, sonra tekrar annenin rahmine yerleştiren tüp bebek yöntemi büyük tartışmalara sahne olmuştu. 1952’den başlayan klonlama tarihi boyunca kurbağa, maymun, koyun ve keçi gibi bir çok hayvan klonlanmış ve gerek sosyal hayatın kendisinde, gerek tıp literatüründe biyoetik kavramının insanlık tarafından daha da üzerinde düşünülmesine sebep olacak, insan haklarını tekrar yazdırmaya gidecek bir süreç de başlamış oldu. Bugüne baktığımızda ise Louise Brown’un açtığı tüp bebek yöntemiyle bir çok çift bebek sahibi oluyor ve toplum içerisinde o zamana göre kıyaslandığında bu bebek, çocuklukları dahilinde “normal” olarak karşılanıyor, tüp bebek hastaneleri yapılıyor, tüp bebek için devlet teşvikleri veriliyor. Kısacası tüp bebek yöntemi toplum tarafından kanıksanan ve hatta özendirilecek bir konum kazandı.

Tüp Bebek, Klonlama, Kök Hücre tedavisi gibi biyoteknolojide yaşanan bu gelişmeler ile ilgili bir çok film yapılsa da, işin “birey” olgusuna yönelik iki film bu alanda dikkat çekti: Michael Bey’in yönettiği 2005 yapımı The Island(Ada) ve Mark Romanek’in yönettiği 2010 yapımı Never Let Me Go(Beni Asla Bırakma) “doğal olmayan” yollardan klonlama yapılarak, toplumda “doğal olan” yollardan dünyaya gelen insanlara bir nevi yedek organ işlevi gören klon insan algısının klon insanlara yaşattığı dramı, toplumdaki statüsü sinemaya derin diyaloglarla yansıtarak bizlere sorgulatmıştı.

Macar yönetmen Benedek Fliegauf ise,yazıp yönettiği Womb(Rahim) filmi ile halen tartışılan hatta “ilk insan klon bebeği doğurduk” iddialarının ciddiyetle yaşandığı çağımızda olayın bambaşka ama bir o kadar da özlük boyutuna iniyor ki “klonlama” tartışmalarında, biyoetiğin sosyal boyutunda klonlama ilgili gelen eleştirilerin tam da anlatmak istediği,  bir anlamda uç ama bir o kadar da olağan bir aşk hikayesine odaklanıyor ve izleyicisine soruyor “Bir adamı onu tekrar doğuracak kadar sevebilir misiniz?”

ARTIK AŞK İÇİN AŞKI DOĞURMALI AŞK O ZAMAN MI AŞK?

“Ancak ölümsüzlüğe çare bulunduğunda, aşkın ölümlü olduğunu kabullenecektir insanlar.”

/ Murathan Mungan Continue reading »

Şub 032009
 

İnsanoğluna henüz bir yenilik ya da alternatif tedavi sunmayan evrimsel psikoloji, evrimsel olarak gelişmiş modüller ve sinirsistemi sayesinde kendine malzame yaratır. Memelilerde, bilhassa primatlarda insanınkine çok benzeyen model alma tarzındaki öğrenme ön plana çıktığı için, insanda da model alma identification özgecilik olarak zuhur ettiği için; toplum tarafından reddedilen ya da onanan davranışlar sonucu moral, suç, cinsel sapma, rekabete dayalı şiddet, gösteriş, dışlanma, özenti, içebakış, maneviyat, gibi kavramsallaşan kalıpların ortaya çıkmasının doğal seleksiyona ve adaptasyona dayalı nedenleriyle evrimsel psikoloji, insandaki limbik sistem, hipotalamus, otonom sinir sistemi gibi zihinsel işlevde rol sahiplerinin sofistike gelişmişliğiyle sorunları ve çözümleri açıklamak ister.

Araya hızlı ve kendine iyi bir yer açarak giren kültürel evrim, burada genetik bozulmalarının toplumlara özgü bir eğilim olduğunun da üzerinde durur. insanın bencil gen hedefi, az enerji ile hedefine ulaşmak üzerine kurulduğu için, üreme şansını da arttıracağından, fiziksel ve toplumsal evreye adapte olabiliyorsanız, üreme şansınız da artacaktır. Ama x kişiyi bir zulu kabilesine koyduğunuzda üreme şansı daha da zayıflayabilir gerçeğini, evrimsel psikoloji tedavisinde ‘yöneltme’ olarak uygular ki bu da başlıbaşına üremede yöneylem konusudur. Hastalıkların nedenselliğine de bu açıdan değinirsek; örneğin depresyondasınız ve aslında siz kaybetmeye adapte olduğunuz sürece, hastalığı da zihinsel olarak yenebilirsiniz ve yine üreme şansın artar. Zira ayakta kalmış ve yeni şansı yaratmışınızdır demektir.