Mar 212010
 

Binali ile Temir- Murathan Mungan

“…
ayna, mithos ve öteki
özgeçmişin vazgeçilmez elementleri
Ayna.Anayurdu ayna hepimizin.İçinden çıkıp kavuştuk dile
ve eyleme geçtik, ve kendimizi sınadık
ağır taşlar koyduk kişiliğimizin köşelerine
yani kendi kanunlarımızı varlığımızın yerçekimine
bilmeden ve böylelikle bütün yolcuları yasakladık kendimize
kırılmıştı sözcükler, parçalanmıştı ayna
anladık imgemizin yalnızca bir kovuk olduğunu
ve bunu öğrenmenin göçünde
dağıldık kuzey yıldızlarına

..
/ Murathan Mungan- ‘Öteki mithosu’ şiirinden

1986’da Murathan Mungan’ın yayımladığı “Cenk Hikayeleri” adlı kitabındaki aynı adlı öyküsünden uyarlanan “Binali ile Temir”‘ tiyatro oyunu İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelenmeye devam ediyor.  Bir mağarada hayatta kimseyi tanımamış bir şekilde çobanlık yaparak yaşayan Temir ile yaralı olarak bulup onu iyileştirmeye çalıştığı eşkiya Binali’nin hikayesinde, bir de hikaye anlatıcı bulunuyor.

Tiyatronun içinde seyircinin arasında zaman zaman dolaşan, kıyafetleri atmosfere  uygun bir şekilde kötü kokan,  ışığın ve sahne dekorunun mistik bir şekilde kurgulandığı oyunda, hikaye anlatıcı olarak sesini kullanma ve çatışma duygularını vurgulama biçimindeki ustalığı ile Haldun Ergüvenç’in, genç çoban rolünde Gün Koper‘in ve Binali rolünde Ahmet Özaslan‘ın üstün performansı gerçekten izlemeye değer.

Binali ile Temir - Murathan Mungan

Murathan Mungan‘ın alışageldiğimiz, töre sorunları ve toplumsal rollerin dayatması üzerine ideolojik düşüncesi,  “Cenk Hikayeleri”ndeki diğer öykülerde olduğu gibi, arketiplere karşı yoğun ilgisi “Binali ile Temir” öyküsünün de odağında mevcut ve psikodinamik sembolizmaları da yoğun bir şekilde barındırıyor.

Bir mağaranın içinde 15 yaşında bir ergen olarak yaşayan çoban Temir , şimdiye kadar kimse ile konuşmamasının, yaşamamasının ve terkedilmiş bir “ben” e sahip oluşunun etkisinde bir bıçkınlığa sahipken, eşkiya Binali ise, çevre dağlara nam salmış, iktidarın zirvesinde , herkesin korktuğu bir figür olarak tasvir edilir.

Mungan’ın töreler ve kültürler içinden kaçırmadan masalsı bir üslupla getirdiği “erkeklik eleştirisi” ,ideolojik olarak bu öyküde de iki karakterin, birbirinin dünyasından ilk başta habersiz olarak evrimleşmesi ve sonrasında ta ki korkusuz ve yenilmeyi ölüm olarak gören eşkiya Binali’nin yaralı ve baygın bir şekilde Temir tarafından ormanda bulunmasının sonucunda oluşturularak, muhtaç Binali ve hakkında bir rol model olarak da özdeşleyim yaşayan Temir’in iktidarı elde etmeye susamışlığı arasında bir rol değişimine sahne olur.

Hikaye anlatıcısı(Haldun Ergüvenç), karakterlerin birbiri arasındaki gerilimi, bilge ve vakayı dinleyen için öğüterek sunan yaklaşımıyla anlatırken, saptamalarından biri bu psikodinamik sembolizmayı anlamamız açısından önemlidir: Ne Temir’in Binali gibi babaya sahip olma duygusu yaşamıştır, ne de Binali Temir gibi bir oğula sahip olmuştur.

İkisi arasında anlaşılmaz bir şekilde gelinen nokta, Binali’nin, şimdiye kadar kimseye muhtaç olmamakla ve herkesin ondan korkmasıyla betimlediği gücüne sahip olmadığını anlayan Temir, aslında ilkel yaşamın getirdiği hırçınlıkla, onun bu yaralı ve güçsüz durumunu kendi iktidar mücadelesine dönüştürür. Çocuk bir yaşa sahip olmasıyla, normal bir şekilde, bu güç arzusunu Binali’nin önünde denemeye sebepse; ilk başta Temir’in yardım eden görüntüsünü, Bİnali’nin yaralı ve muhtaç halde iken bile kibri ve egosuyla “silahımı getir”, “su ver” gibi buyruksever bir tavırla Temir’e güç gösterisinde bulunmasından kaynaklanır.

Binali ile Temir - Murathan Mungan

Temir, ergenlik döneminin de etkisiyle bu buyruklara alışık olmadığı gibi, Binali’nin güç ve erkekliğinden ne anladığını çözümleme saflığında, kendisinin ilkel dünyasındaki karşılıklarını bulmaya çalışarak, Binali’nin nam olarak saldığı gücün kaynağını örneğin “silah”, “buyurma”, ” ağam olarak hitap edilmesi”nde  görerek ve o keşfe dair nedenlerle de bu kaynaklara saldırarak Binali’ye cenk başlatır. Kolu ve bacağı sarılı ağır yaralı Binali’nin Temir’e her kindar ve kibirli bakışı , kendini “dağların Köroğlu’su” olarak adlandıran Temir için katlanılamaz bir tavırdır zira Binali onun erkeklik ve güç gösterisini engelleyecek şekilde aniden varolmuştur.

Mungan’ın öyküsünde bu şekilde siyasallaşan cinsellik ve liberterliği savunan arketip eleştirisi, Jung odaklı bir mitos dilinin de dillendiricisi konumundaki hikaye anlatıcısı tarafından, birinin diğerine karşı olan nefretinin, aslında kendini tanımaya yardımcı olduğu dile getirilerek,  bu hesaplaşma öyküsüne  bir katman daha katılır.

Diğer yandan, babasıyla henüz özdeşleşme fırsatı bulamamış, bu nedenle tereddütlü ama bir o kadar da Binali’ye eğilimli Temir’in durumunda olduğu gibi , Freud‘un toplumsal cinsiyet gelişim kuramında bahsettiği durum açığa çıkar; kendi cinsiyetinin farklılığını cinsel organında gören bir oğlan çocuğun, Binali’nin penisini zorla açıp bakmak istemesi ve kendi penisinin Binali’ninkinden büyük olmasını ondan daha güçlü, daha fazla iktidar sahibi olarak görebilecek şekilde konumlandırması, bu cengin içinde Temir’e, erkekliğinin inşasını gerçekleştirme fırsatını ve bunu Binali’ye dayatma açısından avantajlı konumda olduğunu düşündürür.

Mungan’ın edebi kimliğinin, gerek yanında gerekse içinde kürt, eşcinsel, solcu gibi kimliklerle anılmasının altındaki ideolojik yakınlaştırma çabalarında görülen baskı, ne yazara ne Temir’e ne de Binali’ye dahil bir kendisi olma şansı tanımayan bir toplumun içindeki cinsiyete dayalı kimlik yaftalamasını beraberinde getirirken, buna maruz kalan o kimliğin diğer taraftan yaftayanla, dayatanla, iktidarını ve gücünü onun üzerinde denemeye çalışanla bütünleşmesi de trajik bir buhranın ve paradoksal ironinin de kapısını aralar.

Zira “öteki” ile zaman zaman yerdeğiştiren güç, bir süre sonra kin, iktidar, sevgi, nefret gibi duygularla, Binali ve Temir hikayesinde olduğu gibi öyle bir derinlik kazanır ki iki tarafın da birbirini “öteki” gördüğü bu oyunda, birbirine bağımlı hale gelmeleri de kaçınılmazdır. Zira erkek, nasıl “öteki”si kadına bağlı kalarak erkekleşir veya kadın “öteki”sine bağlı kalarak kadınlaşır ve gelişir, birey olarak da bu bağımlılık farklı varyantlarda Mungan’ın poetikasının da ana kuyusu ve karanlığı olduğudur ki rolü kabullenerek hayatına devam ettirmesi anlamına gelecektir.

İktidar mücadelesinin gerek sosyobiyolojik gerek antropolojik gerekse toplumsal kültür içindeki hareketi , ideolojik söylemleri doğururken, toplumdışında sayılabilecek Temir için bile Binali’nin güç sembolizması olarak gördüğü silahın üzerine işemesinde de bu anarşist karşıtlık ve yıkıcılık çok geçmeden oluşur.

Mungan’ın çok sevdiği doğu mitoslarına modern bir söylem katarak ideolojisine dair postmodern edebiyatını üretmesi, etkilendiği kişilerden ve trajik bir hayat hikayesine sahip biri olan Marksist filozof Louis Althusser’in ideoloji ile özne arasında kurduğu ikinci ilişki düşüncesinin, Lacan’ın da bahsedegeldiği “özne’nin kendisini, “özne”yi sanki gerçekten varetmişçesine davranarak “dil” üzerinden bir işlev kazandırmasını anlamasıyla kendini bulur: Binali Temir’e , Temir de Binali’ye asıl darbeyi indirmek ve haddini bildirmek için “dille” saldırır. Gücü elde eden Temir, egemen olduğunu idrak ettirmek için Binali’nin yarasına iyice bastırarak, ona “itin olayım ağam”, “benim ağam sensin”,” sen olmasan ben bir hiçim” dedirttirerek, “dil”in toplumsal roldeki arketip söylemlerini, başka bir deyişle, Althusser’ın iktidarın en güçlü silahından biri olan tanımladığı “dil” i, kendini “belirlemek” ve iktidar ihtiyacını karşılayacak “öteki”yi yaratmak ve “belirlenmek” amacıyla kullanır.

Hikaye anlatıcısı, biribirini öteki olarak gören bu iki karakterin, birbirine beslediği nefretin sevgi arayışından da kaynaklandığını söylerken, Binali’nin mağaradan kaçtıktan sonra iyileşip , ona yaşattıkları için kin duyduğu Temir’i bulma arzusu, Binali’nin “benlik” olgusunun ve  kim olduğuna verdiği cevabın da henüz gelişmediğine bir işarettir. Çünkü, nasıl Temir şimdiye kadar biriyle konuşmamış, biriyle beraber yaşamamış ve etkileşime geçmemişse ve bu yüzden kini, nefreti, ahlakı, erkekliği, gücü ve söylemi oturmamışsa, Binali için de herkese buyruk veren, eşkiya ve şimdiye kadar hep yenilmez duruşuyla da aslında etrafındaki kalabalığın içinde gerçekten “biriyle konuşmamış”, biriyle beraber yaşamamış bir “ilkel” ve “yalnız”dır.

Binali ile Temir

O nedenle henüz “gelişmemiş” ama yaşını almış eşkiya Binali, intikamını almak uğruna, çocuk yaştaki Temir’i yakalar, bir ağaca bağlar, kalçasındaki beni kanatarak çırılçıplak ormanda böceklerin arasında bekletir. Sabaha kadar uyumayan, ne yaptığını niye yaptığını sorgulayan Binali, içindeki nefrete karşılık Temir’in bir çocuk olduğunu yeni idrak eder, yani kaybetme korkusunu yaşadıktan sonra. Onun gibi birine bir güç gösterisi yapmayı şimdiye kadar kaldıramayan “kimliği”, yerini bir baba şefkatine bırakacak kadar ağlaktır. İki öteki için sarmal bir yapıda sonlanan ve başa alan oyun, birbirinin varlığından hoşnutsuz olarak diğerini öldürme güdüsüyle, kendi “tekliğini” ilan eden bir iktidar yanılmasını defalarca zikreder.

Mungan , iki ötekinin birbirine kendisini benzetmek isteme dürtüsünü, Baudrillard‘ın “aslında öteki” yoktur savıyla bütünleştirerek, yine mutsuz ve tatminsiz iki bireyin birbirinin yolundan yola çıkıp, aslında onun içindekini düşüne düşüne kendi içindeki karanlığı anlamasıyla yaşatır. Bu da bir başka yandan Fouacultcu iktidar eleştirisinin belirttiği gibi, iktidarın aslında  insanın en mahremini hedef aldığını betimler ki Murathan Mungan’ı ve ideolojisini betimlerken o yüzden hep bu oyun alanında niye oynamayı tercih ettiğini daha iyi anlarız.



If you enjoyed this post, please consider leaving a comment or subscribing to the RSS feed to have future articles delivered to your feed reader.

  2 Responses to “Murathan Mungan’ın dilinden protez erkeklik ve güç eleştirisi: Binali ile Temir”

  1. Bulunduğum şehre öykünün oyunu gelmediği için izleyemedim fakat öyküyü okudum. Mungan’ın her öyküsünde olduğu gibi, bu öyküsünde de betimlemelerine hayran kaldım. Herkese tavsiye ederim, kesinlikle okunması, izlenmesi gereken bir eser.

  2. Kitap dilinden ilerlediğinde konunun edebi tartısının bıraktığı tadlar farkılılaşacaktır.Teşekkürler görüşleriniz için…

Leave a Reply to Harun TURAN Cancel reply

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

(required)

(required)

Kapat