Kas 022009
 

irrasyonelYazar Stuart Sutherland, Aristo’nun “rasyonel hayvan” olarak tanımladığı insanın vermiş olduğu kararlarda, tarihten, reklamlardan ve psikolojik deneylerden yola çıkarak inceliyor, eleştiriyor ve yine insanın yüzüne çarparcasına ama kibar bir dille “İrrasyonel” kitabıyla vuruyor. Bu açıdan baktığımızda Rasyonel düşünceyi ise şöyle tanımlıyor Sutherland, ” Kişinin sahip olduğu bilgiler dahilinde, doğru olma ihtimali en güzel sonucu hedefler… Rasyonellik yalnızca kişinin ne bildiğine göre değerlendirilebilir. ”

Burada yazarın bir önemli ayrımını belirtmekte fayda var. Diyor ki Sutherland : ” Rasyonel düşüncenin ya da rasyonel karar almanın en iyi sonucu getireceğine dair kesin kanıt yoktur.” Bu da kitabın vermek istediğini daha iyi anlatıyor, yani bu kitapla algılatmak istediği gerçeklik ve rasyonellik size mutluluk sağlar, sağlamaz, sizi hayatta bırakır ya da bırakmaz, kariyerinizde yükseliş sağlar ya da sağlamaz, kitabın ilgi odağı bu vaadi vermek değil. Zaten irrasyonel dünyada ve irrasyonel karar veren insanların arasında “doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur” atasözü manidarlığında başka bir toplumbilim sorununa temas etmek, şu kitap incelemesi dışında başka bir inceleme konusu olacaktır ancak yine de kitapta buna dair cevaplar da mevcut olduğunu hatırlatmakta fayda var. Örneğin insanoğlunun kendi mutluluk oyununu oynamak için gerçekleri saptırma/çarpıtma eğiliminde olduğu gibi.

Zaman zaman “İrrasyonel” kitabında insan psikolojisinin hangi kararlara nasıl ve niye verdiği örneklerle açıklansa da kitabın anlatım dilini ve kurgusunu çok tutarlı bulduğum için her bir bölümün incelemeye değer bulmamdan mütevellit, sizinle de bu kadar ayrıntılı paylaşayım istedim.

Continue reading »

Şub 092008
 
Bayes

Etrafımızdaki her türlü olayda kullanılan, 1763’de Thomas Bayes tarafından Royal Society dergisinde ‘Essay towards solving a problem in the doctrine of chances’ (rastlantısallık doktriniyle problem çözümü) makalesiyle ortaya konan ve sonrasında Pierre Simon Laplace tarafından geliştirilen ve çağdaş yaşamın içine dahil edilen olasılık kuramı…

Raslantısal bir olayın gözleminden önce, öne sürülen varsayımlara ilişkin olasılıkların değerlendirilmesine dayanan bu istatiksel çıkarım yöntemine örnekler verirsek;

Continue reading »

Kas 142004
 
Gödel Teoremi
Gödel teoremi şöyle açiklanabilir:
Aksiyomlardan veya yöntemsel kurallardan veya benzerlerinden oluşan herhangi bir biçimsel matematik sistemi, aritmetik teoreminin tanimlamalarını kapsayacak kadar geniş kapsamli olmasıı ve çelişkisiz olmasi koşulu ile, sistemin kapsamına alınan yöntemlerle ne kanıtlanabilir ne de kanıtlanamaz bazı bildirimleri içermelidir. Buna göre bu gibi bildirimlerin doğruluğu hakkında, onaylı yöntemlerle karar verilemez.
Gödel, matematiğin hiçbir alanında tutarlılığın, o düzenin yöntemiyle ispatlanamayacağını ortaya koymuştur. Bunun için dizgenin dışından başka yöntemlere ihtiyaç vardır. öyle ki p gerçekten tutarlı ise, p’ nin tutarlılığı p’ nin terimleriyle oluşturulan bir ispatla ortaya koyulamaz. Tutarlılığa ait bu sonuç, Gödel’ in eksiklik teoremiyle birleştiğinde, Hilbert programının iki amacının ilk amacı olan tutarlılık ve tamlık’ ın gerçekleşme olanağı yoktur.
Gödel’ in eksiklik teoremine göre; tutarlı bir sistemin eksikliği ‘ herhangi tutarlı bir sistemde o sistemin ispatı verilemeyen düzgün bir formülü vardır‘ şeklinde açıklanabilir. bu teoreme göre aritmetik ölçüsünde kurulacak aksiyomatik dizge eksik kalmaktan kurtulamaz. hilbert, programının gerekçesini şu şekilde ortaya koyar:
Teorimin amacı , matematiksel yöntemlerin güvenirliğini bir daha tartışılmayacak bir kesinlikte ortaya koymaktı…kanımca bizi paradokslarla karşı karşıya bırakan şu sıradaki gelişmelere göz yumup geçemeyiz. doğruluk ve kesinliğin kalesi olarak bilinen matematikte herkesin öğrendiği, öğrettiği ve kullandığı tanımlarla dedüktif yöntemlerin yol açtığı saçmalıklara bir bakın. peki ,matematiksel düşünme böylesine kusurluysa , doğruluk ve kesinliği nerede bulacağız?” [david hilbert ” on the infınite” philosophy of mathematics]
‘mars ürünü’ sayılar yani gerçekte marslıların ders kitaplarında yer alan ifadeler denilebilecek şeyleri hayal ederek şu soruyu soralım: 2042985 mars ürünü mü yoksa değil mi? yani 2042985 ifadesiyle mars kitaplarında karşılaşacak mıyız? Gödel şöyle demiştir : “x bir mars-ürünü sayı değildir ifadesi mars matematiğine tercüme edildiğinde, x dünyada gerçekten bir sayı ise ‘x bir mars-ürünü sayı değildir, anlamina gelir. “X bir mars-ürünü sayı değildir” ifadesi  bize uzun basamakli bir sayı gibi görünecektir ancak bu mars dilindeki yazım biçimi, ifadede sözü edilen bizim x sayımızın, sayısal biçimde ifade edilmiş haline karşılık gelecektir.
Teoremler, sembol kalıpları olarak düşünüldüğünde, biçimsel sistemdeki ifade yalnızca kendinden bahsetmez, aynı zamanda teoremin kendine de karşı gelebilir. Gödel, sınırlı aksiyom ve kurallarıyla matematiğin tüm doğrularını barındırmayı amaçlayan biçimsel sistemlerin tutarsızlığını göstermiştir. Biçimsel matematiksel sistem verilen bir matematiksel önerme ile ilgili simgeler dizisinin, sistem içerisinde bir kanıt oluşturup oluşturmadığına karar vermek işleminin ‘hesaplanabilir’ olmasını gerektirir. Önerilen bir kanıtın gerçekten bir kanıt olup olmadığını, tümüyle mekanik ve önceden belirlenmiş bir yöntemle kontrol etmek mümkün olmalıdır. Yani kanıtları kontrol eden bir algoritma bulunmalıdır. Bir biçimsel sistemde ne zaman bir kanıt varsa kanıtı bulmak için de daima bir algoritma vardır. Bir kanıtlar listesine sahip olduğumuzda, formel sistemin ‘tüm’ teoremlerine de sahip olmuş oluruz.
Hilbert, matematik sistemi kapsamında doğru formüle edilmiş herhangi bir matematik önermesinin doğruluğuna ya da yanlışlığına formel bir kanıtla karar vermemizi sağlayacak kadar güçlü bir aksiyomlar ve kurallar sistemi bulmayı başarsaydı, bu gibi önermelerin doğruluğuna karar verilmesini sağlayacak genel bir algoritmik yönteme sahip olacaktık. Böylece, mekanik yöntemimiz herhangi bir aşamada daima son bulacak ve biz de sistemin tüm önermelerinin doğruluğu ya da yanlışlığı hakkında kara vermemizi sağlayan evrensel bir algoritmaya sahip olacaktık. Oysa bu durumda, turing’ in matematik önermelerle ilgili karar vermeyi sağlayan genel bir algoritmanın var olmadığına dair bulduğu sonucun aksi kanıtlanmış olacaktı.
Turing makinelerinin(bkz: turing makinesi) durup durmamasına ilişkin karar verebilecek hiçbir algoritmanın var olmadığını göstermekle Turing, matematik önermelerle ilgili karar vermenin genel algoritmasının bulunmadığını göstermiştir. Bu da genel nitelikte, iyi tanımlanmış tüm matematik problemlerini çözümlemesi için algoritmik bir yönteme ihtiyaç duyan hilbert probleminin çözümsüzlüğü demektir.