Kas 132011
 

Glenn Gloud Hakkında 32 Kısa Hikaye
“Eğer ömrümün geri kalan kısmını ıssız bir adada geçirmek zorunda kalsaydım,
o zaman zarfında dinleyeceğim ve çalacağım tek besteci Bach olabilirdi.’’

/ Glenn Gould

Eğer ki Bach bestelerinden oluşan bir müzeyi keşfetmek için oyunbaz bir çocuk kulağı seçmeniz gerekseydi, bu Glenn Gould’unkilerden başkası olamazdı. BBC Music tarafından Ağustos 2010 sayısında yapılan ve ilk sırada Rachmaninov’un yer aldığı “Dünyanın en iyi piyanisti” sıralamasında 17. sırada yer bulan Kanadalı piyanist Gould’un(25 Eylül 1932- 4 Ekim 1982) bu haklı ününde Bach’ın eserlerini ezber bozan tekniklerle ele almasının etkisi büyüktür. Hakkında şimdiye kadar bir çok belgesel çekilen ve kitap yazılan Gould için sinema alanında iki yapım öne çıkar: Biri, 2009 yapımı Michèle Hozer ve Peter Raymont’un beraber yönettiği belgesel olan “Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould”, diğeri ise daha sonraları çektiği “The Red Violin”(Le violon rouge-1998), “Secret World Live”“Yo-Yo Ma Inspired by Bach-1997” filmlerinden bilineceği üzere müzik ile sinemayı birleştirme konusunda usta Kanadalı yönetmen François Girard’ın, Gould’un ölümünden 11 yıl sonra yani 1993 yılında çektiği “Glenn Gould hakkında Otuz İki Kısa film” (Thirty Two Short Films About Glenn Gould) sinema filmidir. Glenn Gould’un yetişkin halini Colm Feore’in canlandırdığı bu film, ona Toronto ve Sao Paolo film festivallerinden ödüllerle dönmesini sağlamıştır.

Glenn Gould  Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Her iki filmin yapısal farkı olmakla birlikte, birinin belgesel olarak çekilmesi onu arşivlerin, yeni fotoğrafların, yeni videoların ilk kez seyirciyle buluştuğu, Gould’un kemancısının, kadınlarının konuştuğu kronolojik bir seyir tavrı işlenirken, François Girard’ınki bir solukta ve kendine has Gould’u yorumlamasıyla anlattığı 32 kısa filmden oluşmaktadır.  Tarih, muhakkak her iki yapımı da saygıyla anacak olsa da, yine aynı tarihin insanları, bu iki yapımdaki temel yapısal farklar olmasına rağmen, eleştirilerini Michèle Hozer ve Peter Raymont’un belgesel film yapım kurallarına bağlı kalmakla veya François Girard’ın filminde olduğu gibi bir dahiyi kendine has yorumlayarak hem kendini hem onu kendince farklılaştıran bir konuma yükseltme gayesini taşımasıyla ,hem övgüye hem yergiye sahip olan eleştirilere maruz bırakmışlardır, tıpkı Gould’un Bach’ı kendine has yorumlamasıyla ona karşı eleştirilerin karşıt iki görüşte toplandığı gibi…

Glenn Gloud - Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould(2009) posteri

Girard’ın esin kaynağı da, Gould’un Bach’a olan düşkünlüğü ve yorumuyla onun en çok tanınmasına yardımcı olan Bach’ın 1741 yılında yayımladığı eseri “Goldberg Varyasyonları”dır. (Goldberg Variations – Goldberg Çeşitlemeleri olarak da bilinir). 32 kısa film, “Goldberg Varyasyonları”nın Aria’sı ile başlar ve Gould’un buzul çöllerinden durağan, yumuşak bir şekilde gelen yürüyüşünü konu alır ve 30 kısa filmin sonunda yine Aria ile bitecek şekilde, Gould’un aynı buzul çöllerinin içerisinde tekrar buzul çöllerine döndüğü yürüyüşü ile film sonlanır. Aradaki 30 kısa film ise Girard tarafından sırasıyla şöyle verilir: 2-) Simco Gölü(Lake Simcoe)/3-) 45 saniye ve bir iskemle(Forty-Five Seconds and a Chair) / 4-) Bruno Monsaingeon / 5-) Gould’un Gould ile Tanışması(Gould Meets Gould: text by Glenn Gould)/6-) Hamburg / 7-) Do minör varyasyonu( Variation in c minor) / 😎 Pratik(Practice) / 9-) Los Angeles konseri(The LA Concert)/ 10-) CD318 / 11-) Yehudi Menuhin(Yehudi Menuhin : violinist) /12-) Gould’a göre tutku(Passion According to Gould) / 13-) Opus 1 / 14-) Kesişen Yollar(Crossed Paths)/ 15-) Kamyon Durağı(Truck Stop) / 16-) Kuzey düşüncesi(The Idea of North: a radio documentary by Glenn Gould)/ 17-) Yalnızlık(Solitude)/ 18-) Cevapsız Sorular(Questions with No Answers)/ 19-) Bir Mektup(A Letter) / 20-) Gould McLaren ile karşılaşıyor(Gould Meets McLaren: animation by Norman McLaren) / 21-) İpucu(The Tip) / 22-) Kişisel İlan(Personal Ad) / 23- ) Haplar(Pills) / 24-) Margaret Pacsu(Margaret Pascu: friend) / 25-) Bir Günlük Günce( Diary of One Day) /26-) Wawa Oteli(Motel Wawa) / 27-) 49(Forty-Nine) / 28-) Jessie Greig(Jessie Grieg: cousin) /29-) Ayrılış(Leaving) ve 30-)Voyager başlıklarından oluşur.


Kendinden geçmiş bir şekilde mırıldandığı Bach yorumuyla
Gould’un Youtube’da milyonlarca kez izlenen videosu
-J.S.Bach’s Partita #2

Belgesel’de Gould’u, annesinin doğum öncesinden beri onu bir müzisyen olarak yetiştirme planı, çocukluğu, 6 yaşında verdiği ilk konser, Toronto Konservatuarı’nda Şili doğumlu piyanist hocası Alberto Guerrero’nun kendisine parmak vuruşu adını verdiği piyano tekniği gibi detaylar anlatırken(Bu teknikte, öğrenci ellerinden birini  klavyenin üzerinde tuşlara hafifçe dokunarak yerleştirir. Diğer elle ise parmağın ucuyla istenen ses gelene kadar tuşa bastırıyordu. Tuşun, ses geldikten sonra parmağı olması gereken yere getireceğini söyleyen Guerrero, buradaki amacın, parmakları minimum çabayla ve fazladan kaldırma hareketi yapmadan çalma konusunda eğitmek olduğunu söylüyordu.) Girard, Gould’un çocukluğunu sadece “Simcoe Gölü” bölümünde, annesi vasıtasıyla kelimeleri öğrenmeden notaları ve Bach’ı duyumsadığı dinginliğe dikkat çekerek anlatmayı yeğlemiştir. Tüm film boyunca müzik temasını Gould’un orijinal kayıtlarından seçerken, sadece bu bölümde Gould dışında tek kullandığı  Richard Wagner’ın “Tristan and Isolde” bestesini kullanmıştır.

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselindenGlenn Gloud: Fotoğraf: Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselindenGlenn Gloud: Fotoğraf: Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud: Fotoğraf: Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Gould’un renkli kişiliği, sadece müzikle huzur bulması, takıntıları, neşesi ve çoğu insana anlamsız gelen davranışları ile ilgili bir film yapımcısı için oldukça fazla malzeme vardır.  Ses kayıtlarında da duyulan ve oldukça eleştirilmesine sebep olan ancak yorumuyla ve kendinden geçmesiyle Bach’ı çalan değil Bach’la bir olan görüntüsündeki samimiyeti bu eleştirilerin zaman içerisinde belgeseller veya tarihi kayıtlar dışında önemsenmeyecek bir düzeyde değerlendirilmiştir. Girard da, filminde onun karakteristiğini yansıtırken, dışarıdan gelenlerden çok içeriden gelenlere yoğunlaştığı bir seçki yaratmasının da sinema izleyicisi için yerinde bir tercih olduğunu söylemek anlamsız olmaz. Gould’un karakterinde ve ruhunda öne çıkan bu değişkenlikler ve sivrilen özellikler Gould’un müziği dışında bırakılmasına razı olmadan, onun bu sıradışı özelliklerini filmde Gould performansını duyumsatarak yine içeride tutmamızı sağlıyor.

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden
Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Kendisi hakkında davranışlarındaki gariplikleri genelde asperger sendromuna ve hipokondri hastalığınatutulmasıyla açıklayanlar olmakla beraber Girard için tüm bu gariplikler örneğin Gould’un yaz ortasında manto ve eldivenle dolaşmasını  “Bruno Monsaingeon” bölümünde olduğu gibi etrafındaki insanların dışarıya karşı tutumundaki felsefeyi sadece yazın veya notada değil bedenen de yerleştirdiğine dair izlenimlerle değerlendiriliyor. 40’ı denizaşırı ülkelerde olmak üzere kariyeri boyunca 200 civarında konser veren Gould’un çok tartışılan kararlarından biri olan,  31 yaşını tamamladığında yani 10 Nisan 1964 yılında son konserini verip, konser vermeyi bırakan kararı , seyircinin konser salonlarında yeterli teknolojiye sahip olamadığı için müziğini algılayamadığı, konser ortamının bu nedenle seyirci ile birlikte müziği katlettiğini düşünmesi sebebiyledir ki hayatının geri kalanı boyunca, stüdyodaki ses teknolojisine , kayıt mühendisliğine, müzik eleştirilerine, radyo programı ve belgesel yapımcılığına giden bir yolun kendisi için açılması anlamını taşımaktadır.  Girard, Gould’un siyası dönem itibariyle çok önemli bulunan 1957’deki Moskova konserine ağırlığınca yer vermez ve “Kesişen Yollar” bölümünde kısaca bahsedilir.Ancak, konseri bırakma konusundaki radikal ve çok tartışılacak kararı üç ayrı bölümde irdeler: Birincisi Gould’un Gould ile Tanışması(Gould Meets Gould: text by Glenn Gould) bölümünde kendi kendine yaptığı zekice röportajın içerisinde yer verdiği seyircinin konser salonunda özgürleşemediği düşüncesini belirtmesi, ikincisi  “Pratik”(Practice) bölümünde Salzburg, Stockholm, Tel Aviv, Floransa gibi yerlerde otel odalarını, piyanoları ve yatakları kritize ederken, arka fonda Beethoven’ın 17. sonatındaki alegretto’sunun yorumu duyulurken, seyircinin müziği 2 saat boyunca sandalye üstünde duymaya maruz bırakıldığı düşüncesi ve son olarak, “Los Angeles konseri”(The LA Concert) bölümünde son konser performansı olan Los Angeles konserinde bu kararını nasıl açıkladığını belirttiği zaman.  Gould’un konserleri bırakıp ses mühendisliğiyle eserlerinin kalitesini arttırma kararı sonrasından belgeselde Gould’la en çok vakit geçiren ses mühendisi Lorne Tulk’a söz verilerek anlatmasını ister. Tulk, Gould’un bu temposunda çocuklarını ihmal edecek düzeye geldiğini anlatır. Kaldı ki Gould, ciddi bir şekilde bu kadar vakit geçiriliyorsa kardeş olmaları gerektikleri konusunda sık sık ısrar ettiğini belirtir. Tulk, Gould’a  bu yoğun ısrarları üzerine şöyle cevap vermiş: “Kardeşin olmayı çok isterim, Glenn. Ancak benim zaten 5 kardeşim var ve onlar da bu konuda bir şey söylemek isterler” Tulk’un bu cevabı Gould tarafından empatik bulunmuştur ve bir daha kardeş olmaları gerektiğine dair ısrarda bulunmayacaktır. Gould’un sesteki yeniliklere karşı bu takıntısı, Bach’ın 1705’te dönemin ünlü orgcusu Buxtehude’yi dinlemek üzere 320 km. yolu yürüyerek katetme takıntısıyla benzeştirilebilir.


Girard’un sinema diliyle Gleen Gould – CD 318 – 
“Prelude No. 2 in C minor from The Well-Tempered Clavier, Book I” / Bach

Kanadalı yapımcılar Michèle Hozer ve Peter Raymont, Gould hakkında hazırladıkları belgesel için, bir yandan Girard’ın filmini Gould’u mistik ve fenomen bir karakter olarak tanımamıza yol açtığını, onun birden fazla Gould’u yarattığını, kendilerinin ise gerçek, yaşayan Gould’u keşfetmek için bu belgeseli hazırladıklarını söylerken, Girard, yıllar önce filmi hakkındaki aşağıdaki görüşüyle belgesel ile sinema sanatı arasındaki farkı ayırt eden yöne parmak basmanın Gould’u anlatacağını düşünmektedir:

“Gould çok karmaşık bir karaktere sahip olduğu için en büyük problemimiz onun çalışmalarını ve görüşlerini nasıl ele alacağımızdı. Film, her biri Gould’un bir özelliğini yakalamaya çalışan çeşitli bölümlerden oluşuyor. Gould’u bir kutunun içine koymaya imkân yok. Film de izleyiciye onun otuz iki yönünü tanıtıyor. Onu tek boyuta indirgemek istemedim” diyor.

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Gould, stüdyo ortamını bir oyun alanı olarak belirlerken, sadece ses teknolojisinin yaşadığı değişimleri takip etmek ve bu değişimlerle eserlerini gerekirse yeniden yorumlayacak kadar mükemmelliyetçi özelliği dışında, konser performanslarında lavaboda sıcak su ile kollarını dinlendiren, deneysel bir oyun ortamı olarak gördüğü stüdyoda, gündüz ışığından ve mevsimlerden etkilendiğini ileri sürerek geceleri çalışan, oda sıcaklığı için klima uzmanlarının stüdyo için çalışmasını isteyen, her daim üşüdüğünü söyleyerek ellerini sıcak tutmak için kesikli eldiven giyen ve tüm bunları takıntılı bir şekilde taviz vermeden çalışan biri idi. Her iki yapımda dikkat çeken detaylardan biri; Gould’un halen kendisiyle özdeşleşen Kanada Milli Kütüphanesi’nde saklanan ve babasının oda hediye ettiği sandalyesini ölene kadar her daim yanında taşıması idi. 33 santimlik sandalye yüksekliği ile birlikte çömelir halde tuşlara ulaşınca, parmaklarına daha çok hakim olabilirdi, tüm bunları sadece parmaklarına bırakmadan boynu, ayakları, omuzları ve bir çok fotoğraf kadrajında da dikkat çekecek şekilde kollarıyla çaldığı bu stil en belirgin olarak kaydedildiği eser 1962’de Gould’u “yaratıcı icracı” olarak tanımlayan Leonard Bernstein ve New York Filarmoni Orkestrası’yla birlikte, Brahms’ın Re minör Konçertosu’nu çaldığı bölümde görülüyor:


Glenn Gould : Bach – Keyboard Concerto No.1 D minor BWV 1052

Glenn Gould- Bach Cantata 54 – 1962

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselindenGlenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselindenGlenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Girard’ın sinema  yorumuyla bir Glenn Gould bestesi:  Opus 1

Girard için Gould’u mistik kıldığına ilişkin en belirgin kısa filmler “Kamyon Durağı”, “Kuzey Hakkında Düşünceler” , “Gould Mclaren tanışması” “Bir günün özeti” filmleri olarak gösterilebilir. “Kamyon Durağı” ve “Kuzey Hakkında Düşünceler” ile Gould’un Bach’ta ve keza barok müzikte bulduğu çok seslilik, seslerdeki homojenleşme, major ve minor sistemlerin düzenlenmesi açısından bir insan sesi deneyine yer verilmesi açısından önemlidir. “Kamyon Durağı”nda Gould’un sık ziyaret ettiği ve hep aynı menüyle yemek yediği restorandaki sesleri hissedişi ve “Kuzey Hakkındaki Düşünceler” başlığı ile radyo programı yaptığı sıralar, farklı seslerin, tonların, nüansların ve basın, Gould’un insan sesindeki birbirlerine eşlik eden melodilerle yarattığı müzik , Bach’ın barok müziğindeki kandans anlayışındaki bir yandan ölçüye bağlı düzenli ritm, diğer yandan ise ölçüsüz ve özgür ritmin karşılaşmasıyla ve peşpeşe kullanılmasıyla ve sadece klavsen için değil insan sesindeki çeşitlemelerin, konçertoların varolduğu ve buna uygun eserler bestelendiğine dair fikirdir ki Girard, Gould’un insan sesine olan aşinalığını Gould’a yakışan sıradışıkla vurgular:

Kamyon Durağı (Track Stop)

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Kuzey Hakkında Düşünceler ( The Idea of North)

 “Gould Mclaren tanışması” , “Bir günün özeti“, “Haplar”  ise Girard’ın Gould’un kişiliğine dair farklılaşmada belgesel dilinden en çok uzaklaştığı, anlatım dili ve seçimi olarak sanata ve belki de Gould’a en çok yaklaştığı bölümlerin başında gelmektedir. Gould’un bedenindeki sıkıntıların başladığı omurga rahatsızlığı, tansiyon problemi ve saat başı tansiyonunu ölçüp bunu kağıtlara not etmesi, baş ağrıları ve aldığı 47 değişik hapın ne işe yaradığına dair süreci Girard’ın yorumlayışı hayranlık verici olduğu kadar, sinema tarihinde de filmi unutulmaz kılan bölümlerdir. ” Do Minor Varyasyonu” bölümünde ise Girard, müziğin görselleştirilmesinde kendinden sonra gelecek sinemacılara ilham veren “Gould Mclaren tanışması” , “Bir günün özeti gibi başka bir animasyon yapıma imza atar. Bu bölümde, Beethoven’ın “Variations XXVI & XXVII from 32 Variations on an original theme in C minor” eserinin Gould yorumuyla, sesin fiziğini ve matematiğini gösterir ki aslında bu da bir hikayedir.

 

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselindenGould’un tansiyon değerlerini yarım saatte bir not ettiği kağıtlardan biri

 Gould’un yaşlılık ve yalnızlıkla beraber, ölüm korkusuna karşın batıl inançlara karşı değişim(yaşının toplamını 13 yapan 49 yaşında öleceğini düşünmesi), vasiyetinde mal varlığını Kurtuluş Ordusu ve hayvan eziyetlerine karşı çalışmaları olan bir derneğe bağışlaması, şimdiye kadar cevapsız bıraktığı sorular, eşcinsel olduğu iddiasına karşın yazdığı mektuplar, Gould için mistik bir karakterin ışığını yakan kısa filmlerce ele alınırken, belgeselde, kadınlarla ilişkisine dair bir çok tarihi röportajla bu bölüm aydınlanmaktadır. Kuşkusuz Gould adına en önemli ve onu daha da mistik bir karaktere büründürecek kararlardan biri, ironik bir şekilde NASA tarafından alınacaktır.  20.y.y.’daki insanoğlunun yaşamını Bach gibi bir felç sonucu kaybetmesi, ancak yine Bach yorumuyla onun gibi bir değeri bambaşka bir boyuta taşımasıyla onurlandırılacak şekilde Voyager uzay aracında ” Prelude and Fugue in C major from Book II of The Well-Tempered Clavier” eserinin Gould performasını içeren kaydı uzaya gönderme kararı Carl Sagan‘ın başında bulunduğu heyet tarafından kararlaştırılır.

Glenn Gould yorumuyla
Bach, The Well-Tempered Clavier, Book 2, Prelude and Fugue in C, No.1.

Girard’ın sinema yorumuyla “Voyager”

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Gerek bu filmiyle Girard’ın gerekse Gould’un daimi ilham kaynağı olan J.S. Bach sadece bu iki kişiye değil, 47 cilt tutan 1080 eseriyle Mozart, Beethoven, Vivaldi, Picasso, Braque, Escher, Nazım Hikmet de feyz almış, günümüzde bile sanat, edebiyat, mimari, müzik alanlarından bir çok kişiye ilham vermeye devam etmesi haricinde, Barok müziğin Descartes’in dualizm felsefesini benimseyen zıtlık(kontrast) kavramı ile anılacağı dönemini kapatacak kadar da müzik tarihinde önemli ve geniş  bir  yerde durur. Solo klavsen için yazdığı eserler arasında, Invention’lar, İngiliz Suitleri, Fransız Suitleri, 6 Partita, İtalyan Konçertosu,  3 klavsen için 2 konçerto Goldberg Varyasyonları, Fantezi’ler, Prelüd’ler, Toccata’lar, 7 Klavsen Konçertosu, iki klavsen için 3 konçerto, ve 4 klavsen için yazdığı “ la minör konçertosu (a-moll) başyapıtları arasında gösterilir. Alman baroğunun görkemli çok sesliliğini “ Eşit Düzenli Klavye” nin 48 Prelüd ve Füg ‘ü , “30 Goldberg Çeşitlemesi” ve son eseri “Füg Sanatı” ile zirveye taşımıştır. Döneminin diğer bestekarlarının aksine Almanya dışına hiç çıkmayan Bach,  ses sisteminde“Eşit Düzenli sistem”(tampare/aralıkların oluşturduğu ses yüksekliklerinde çok küçük değişiklikler yaparak, bir sekizlinin on iki eşit yarım perdeye bölünmesiyle sağlanmış olan bütünlük) kullanarak 48 Prelüd ve füg’ten oluşan eserler dizisinin başlığı da “Eşit Düzenli Klavye”dir ve her parça, majör ile minör tonlarıyla birer Prelüd ve Füg’e işaret eder. Bu eser sayesinde Gould’un da hayran olduğu polifonik müziğin temellerine şahit olurken, Bach’ın ölümüyle polifonik stil yerini armonik stile bırakmıştır. Gould’un müzikteki ses teknolojisini iyileştirme çabaları ise aslında tonlamalardaki kusursuzluğa ulaşmak için Bach’ın da arzusunun bir mirasıdır. Diğer yandan Gould’un “imitasyon” kavramı üzerine müzik tarihi ve felsefi yaratıcılık alanında durması ve beyanlarda bulunmasının sebebi de Bach kaynaklıdır.  Sonradan kanon olarak isimlendirilecek fügler serbest imitasyonlardan oluşmaktaydı. Karşı melodili(kontrpuanlı) formların en önemlisi olan fügte kanondaki sıklığın gergin yapısına rastlanmaması, Gould’un imitasyon sanatının özünü teşkil eden füglerdeki tema çeşitlerine yoğunlaşmasına bir sebep olarak gösterilebilir. Bach’ı Gould’un hızlı temposuyla yorumunda da bu kontrastlardaki esneklik ve kati bir çerçevesini olmadan yorumlanabilme özelliğine sahip olan besteleridir. Gould’un tonlardaki eksikliği kimi zaman homurdanarak kapatmasının sebeplerinden biri olarak gösterilmektedir.

 Gould yorumuyla Bach – The Well-Tempered Klavier Book II No:9 in a E major

Gould yorumuyla Bach – The Art of the Fugue, BWV 1080/Contrapunctus I

 Gould yorumuyla Bach – The Art of the Fugue, BWV 1080/Contrapunctus IV

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

19. y.y. piyanistlerinden Hans von Bülow’un şunları söylemiş: “ Piyanistlerin ‘ Eski Ahit’i Bach’ın İyi Düzenlenmiş Klavye’si, ‘Yeni Ahit’i ise Beethoven’in Sonatları’dır.” Gould’un romantik literatürden hoşlanmaması, Mozart’ı yeteri kadar iyi bulmaması ve Beethoven’dan etkisinin zayıf olduğu düşüncelerine rağmen, Bach’ın izinde ilerleyen bu iki dahinin eserlerini yorumlamaktan da geri kalmamıştır. Gould’un Mozart’ın “Allaturca“‘sını çoğu yorumcunun aksine yavaş, Beethoven’ın “Moonlight Sonata” sını ise aslına bağlı kalarak yorumladığı dikkat çeken bir durumdur.

 Glenn Gould  yorumuyla Mozart – Piano Sonata in A major (Alla Turca) K. 331- 3rd mov

Glenn Gould plays Beethoven’s 5th Symphony – 4th movement (1/2)

Gould yorumuyla, Beethoven Moonlight Sonata Movement 1

Glenn Gould yorumuyla Beethoven-Sonata No.17-The Tempest-part 2 of 3

Gould’un “Tanrı İnancı” Girard’ın filminde öne çıkmaz, sadece küçük yaşlarda kiliseyi gitmeyi bıraktığına dair notu bulunur. Bach’ta ise eserlerini genel olarak Tanrı inancını yüceltmek amacıyla bestelediği söylenir. Bu inanış ise müzik tarihinde tartışmalıdır. Bach’ın müziği bir bilim olarak gördüğü ve onu teoremlere ve kanunlara indirgenebileceğine dair düşünceleri mevcuttur. Öğrencisi Mizler’in sesli matematik olarak adledilen müziğin gelişimi için 1747’de kurduğu “Müzik Bilimleri Cemiyeti”, Pisagor felsefesi ışığında müzik, matematik ve bilimin bütünsel anlamı üzerinde çalışan bir cemiyetti. Dönemi itibariyle kontrpuan ve polifoni gibi eski tarzları savunan cemiyette Bach da üyedir. Cemiyet kuralına göre her yıl bir eser sunması gerekliliği sonucu, Bach da bu kurala uyarak Goldberg Varyasonları eserinin 13’üncüsünü, Von Himmet Hoch eserini aynı yıl sunmuştur. Haziran 1955’te genç yaşta Glenn Gould, dönem piyanistlerinin sadece Kormatik Fantezi, İtalyan Koçerto’su ve Busoni-Liszt uyarlamalarıyla iştigal ettiği dönemde Goldberg Varyasyonlarıyla bestseller olması, onun esere doğru ve tutarlı bir yaklaşımla Bach ruhunu yakalayabilmesi , hem Gould’u zirveye taşıyacak hem de Bach’ın klavye eserlerinin tekrar irdelenmesini sağlayacak bir yeniliğe işaret etti. Glenn Gould’un ölümünden bir yıl önce 1981 yılında yeni ses teknolojisiyle tekrar icra ettiği Goldberg Varyasyonları için , Peter de Bolla “Sanat ve Estetik” kitabında Gould’un fiziksel varlığını ortaya koyarak müziğin zamanını yakaladığını belirtir ve algılama ve alımlama süreçlerinde ortaya çıkan uzaklık kavramını inceleyerek “uzaklık sorunuyla yüzleşebilme cesaretini” irdelediği görüşündedir.

Glenn Gould’un 1964 yorumuyla Bach-Goldberg Varyasyonları
(Aria/varyasyon 3,6,9,12,15,27) 

Gould’un 1981’de kaydettiği Goldberg Varyasyonları

Bach, çağı itibariyle müziğin ve bilimin ön planda olduğu bir dönemde eserlerini matematiğin sanattaki yansımasının karşılığını vermiştir. Eserleri itibariyle düzenli ama oldukça karmaşık bir biçimde yapılandırdığı form düzeniyle, bir yandan eserler birbirinden ayrı olarak düşünülse de kendi içinde bir bütünlük ve bağlılıkla varolmaktadır. Goldberg  Varyasyonları ve Füg Sanatı bunların kanıtı niteliğindedir. Bach’ın biyografi üzerinde ilk çalışan kişi olma özelliğine sahip 1749-1818 yılları arasında yaşamış Göttingen Üniversitesi profesörü Nikolaus Forkel 1802’de Goldber Varyasyonları’nın çıkış hikayesini şöyle anlatıyor:

 “Kont Keyserlingk çoğu zaman rahatsızdı ve gecelerini uykusuz geçirirdi. Müzik, Kont’un en büyük tutkusuydu bu yüzden günün en iyi çalgıcılarını çevresine toplamıştı. Bach’ın öğrencisi, dahi klavsenci Goldberg de bunların arasındaydı ve uykusuz gecelerinde Kont’a bir şeyler çalmak zorundaydı. Kont, Bach’dan Goldberg’in çalması için uykusuz gecelerini şenlendirecek hem yumuşak, hem de canlı karakterde klavsen parçaları yazmasını istediğinde Bach, bunun ancak çeşitlemelerle mümkün olabileceğini düşündü ve 1742’de ilk baskısına: -Müzikseverlerin ruhlarına huzur ve neşe getirmek için bir arya ve birçok varyasyondan oluşan, iki manüel düzenli klavsen için klavye çalışmaları – başlığını koyduğu eserini yazdı” 

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Varyasyonların sekiz ölçülük cümleler veya dört ölçülük cümlecikler ile her biri arasında simetriden başka A ve B bölümlerinde aynı motiflerin retro ve incersionları kullanarak geliştirdiği simetri Her üçüncü çeşitlemede (3, 6, 9, 12, 15, 18, 21, 24 ve 27 sırasayılılar) kanon örgüsünde olup benzetleme aralığı birliden sırayla dokuzluya dek açılan matematiği sayesinde üstüne katlanan bir yapı ile dahilik mertebesinde bir beste yapan Bach’ın bu eserini dönemi itibariyle tutarlılık, özgünlük ve bütünlük içerisinde yorumlayabilmek Gould’u da dahilik mertebesine taşımıştır. Gould’dan büyük ilham aldıklarını belirten, kimi zaman Bach yorumlarıyla Gould‘un getirdiği mertebe ile kıyaslanan Fazıl Say ile birlikte Güher Pekinel “Take Bach üzerinde düşünceler” adlı makalesinde “Take Bach” albümlerini yorumlarken, Gould’un vizyoner düşüncesinin izinde Bach’tan şöyle bahsetmektedir:

“Bach’ın çok boyutlu matematiği bizi daima büyülemiştir. Çeşitli melodik düzenlemeler kendilerine özgü labirentler içinde gelişirken, müzikal ifade, 16’lıklar, trioleler ve 32’lik notalar ile yaratılan karşıt dinamikler sonucu ritmik bir “süreç” oluşuyor. Bu mimarideki unsurların yeniden düzenlenmesi ile caza özgü temel “swing”i yakalamak böylece mümkün oluyor. Bu Bach Müziği’nin bir yabancılaştırılması mıdır? Tam tersine! Değişim sonucu müzik, yeni bir boyut ve şeffaflık kazanıyor. Bizim için ise doğaçlama sayesinde, yorumda yeni yollar açılmakta, matematiksel yapının çözülüp yerini “swing”e bırakması sayesinde herşey hafifliyor. Hafiflik “kolaylık” anlamını içermez. Tam tersine alt yapıdaki bu “hafiflik” “swing”i beraberinde getiriyor. Bu sayede cazın katkısı da müziğe yeni bir boyut kazandırmış oluyor. Bütün bu özellikler Bach’ın büyüklüğünün zaman sınırlarını aşan sonsuzluğunu kanıtlar.”

Escher’ın de “yengeç kanonu” adlı eserine ilham veren
Mobius şeridinde gezinen Bach simetrisi

Enis Batur’da “Acı Bilgi” kitabında Goldberg Varyasyonları eserini şöyle tarif etmiştir: “Goldberg Çeşitlemeleri’nde, aria’yı bir çekirdek sayarsak, ağaç gövdesindeki gibi…, tek bir noktanın cazibesinde yörüngeler oluşturulur.

1963 yılında hayatını kaybeden ve neo-barok stiliyle Bach’ı yorumlayan, onun eserleri üzerinde teori geliştiren yorumcu, besteci, öğretmen ve şef Hindemith Bach’ı yorumlamadaki genişlemeyi şöyle aktarır: “Tümüyle seslerin doğal kanununa dayanır. Bach’da olduğu gibi kontrpuan yapısı tonal merkezler çerçevesinde şekillenen armonik fikirlerle yönlenir. Ancak Tonik anlayışı, sadece diatonik gamlarla sınırlı olmayıp, kromatik gamın on iki sesinin çekim merkezlerine bağlıdır. Hindemith’in teorisinde 5’lilerden 4’lülere, 3’lülere ve 6’lılara 2’lilere, 7’lilere ve tritona uzanan aralıklarla, basitten karmaşığa uzanan bir düzen hâkimdir.”

Gould’un ses kayıtlarında mırıldanarak Bach eserlerini yorumlaması bir çok Bach severini klasik sınırları içerisinde kalınarak yorumlanması amacıyla rahatsız etmiştir. Ancak Bach’ın eserlerindeki matematik sayesinde ise eserlerin klasiğin dışına taşmaması imkansızdır. ‘Bach’ı sevenlerine karşı müdafaa etmek’ isimli makalesinde Adorno bunu çok iyi ifade ederek Gould’un içte yaşadığı kıpraşmanın nedenini açıklar niteletiktedir.

 “Bach’ın eserleri, ancak yorumcu O’nun karmaşık ses çizgilerini ve çok katlılığını açıkça ortaya çıkardığı zaman iyice anlaşılabilir. Bach’ı yorumlarken tümüyle eskiye sağdık kalmak O’na ihanet olur, çünkü O, kendini farklı yorumlara açık olacak şekilde ifade etmiştir. ….Bach en gelişmiş eserlerinde çalgı seçimi yapmamıştır. Belki de müzikal fikirleriyle kendi zamanında elde edilebilen sesler  arasındaki karşıtlığı hissettiği için bunu gelecekte onlara uygun olacak sesler bırakmıştır. O’nun müziğine modern diyebiliriz. Kromatizm, disonanslar, yenilikle yeni müzik teknikleriyle doludur. Tümüyle müzikteki değişimleri haber verir.”

 

Gould’un kendini kalabalıktan uzak tutan, münzevi, doğa, deniz, buzullar ve orman ve hayvanlar içerisinde aradığı müzik ve çok seslilik belirgindir. Issızlığında bile Bach’la dirilen bu adamın doğayı bir orkestra şefi gibi yönettiği görüntüler akılda kalıcıdır. Gould gibi Bach’tan etkilenen isimlerden biri olan Nazım Hikmet’in S”ebastian Bach’ın Do Majör Konçertosu” şiiri Gould’un tekrar tekrar kendini bulduğu doğadaki yanlızlığında nasıl kalabalıkları aradığını anlatır cinstendir:

“güz sabahı üzüm bağında
sıra sıra, büklüm büklüm kütüklerin tekrarı,
kütüklerde salkımların,
salkımlarda tanelerin,
tanelerde aydınlığın

yağan bütün yağmurların tekrarı
toprağa, ağaca, denize
elime, yüzüme, gözüme
ve camda ezilen damlalar

günlerimin tekrarı
birbirine benzeyen,
benzemeyen günlerimin

örülen örgüdeki tekrar,
yıldızlı  gökyüzündeki tekrar,
ve bütün dillerde ‘seviyorum” sun tekrarı,
ve yapraklarda ağacın tekrarı,
ve her ölüm döşeğinde acısı tez biten yaşamanın

yağan kardaki tekrar,
incecikten yağan karda,
lapa lapa yağan karda,
buram buran yağan karda
esen tipide savrularak
ve yolumu kesen kardaki tekrar

geceleyin çok büyük, çok beyaz evde
her birinde ayrı ışık
pencerelerin tekrarı
salkımlarda tanelerin
tanelerde aydınlığın

yürümek iyiye, haklıya, doğruya
dövüşmek yolunda iyinin, haklının, doğrunun
zaptetmek iyiyi, haklıyı,  doğruyu

güz sabahı üzüm bağında
sıra sıra, büklüm büklüm kütüklerin tekrarı
kütüklerde salkımların
salkımlarda tanelerin
tanelerde aydınlığın
aydınlıkta yüreğimin.

tekrardaki mucize gülüm,
tekrarın tekrarsızlığı…”

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselindenGlenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselindenGlenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden
Glenn Gloud - Fotoğraf: Genius Within: The Inner Life of Glenn Gould (2009) belgeselinden

If you enjoyed this post, please consider leaving a comment or subscribing to the RSS feed to have future articles delivered to your feed reader.

 Leave a Reply

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

(required)

(required)

Kapat