Tem 032013
 

TBMM Muhalefetin Kabul Edilmeyen Önergelerinin Özeti

“Seçilen halktandır, seçen de halktan
Bir düzen ki kuvvet, alınır haktan
Ne baskıya teslim, ne kork tuzaktan
En güzel yönetim, demokrasidir

Özünde vardır hep, tercihe saygı
Seçilen – seçende, olamaz kaygı
Sandıklar hakemdir, denetçi yargı
En güzel denetim, demokrasidir

Bazen geniş gelir, bazen olur dar
Seçilen kalamaz, sonsuza kadar
Halka hesap verir, komplo kafadar
En güzel yönetim, demokrasidir

Millet iradesi, yansır meclise
Pabuç bırakılmaz, duman ve sise
Halk tavrını koyar, kötü gidişe
Çareyi üretim, demokrasidir

İnanç ve fikirler, güven altında
İstikrar hükümdar, vatan sathında
Millet vekaleti, meclis katında
Nesle emanetim, demokrasidir

Herkese tarifi, farklı olamaz
Hukuka saygısız, haklı olamaz
Koruyacak halktır, toplu olamaz
Yüce adaletim, demokrasidir

Yenik pehlivanlar, güreşe doymaz
Millet huzur ister, çatlak ses duymaz
Saraydaki hesap, sandığa uymaz
Geçerli kudretim, demokrasidir

Onu kutsal bir din, zannedenler var
Tekeline alıp, zaptedenler var
Kendince yontup da, hükmedenler var
En iyi gözetim, demokrasidir

Görüntü farklıysa, suçlu arayın
Hafıza yoklayın, fikir tarayın
Malkoç Ali diler, huzur bozmayın
Hukuki senedim, demokrasidir”

/ Ali Rıza Malkoç 02/07/2006 Bursa – Demokrasi şiirinden…

Türkiye’nin kuşkusuz tarihine damga vuracak olaylarından biri olan 2013-Gezi Parkı olayları, 2002 yılından beri 3 seçim üstüste kazanarak iktidarda olan Ak Parti’ye getirilen eleştiri dozunun da inanılmaz boyutta artmasına neden oldu. Gezi Parkı eylemleri, bir anlamda Eski Türkiye ve Yeni Türkiye olarak bir zihniyet ve gelecek ayrımının dile getirilmesine ve sosyolojik boyutta eylemlerine katılan ağırlıkla gençlerin, annelerin, sanatçıların, akademisyenlerin, eşcinsellerin, sendika ve taraftar gruplarının  temel isteği olan ifade, medya ve birey hak ve özgürlüklerine odaklanıldı. AK Parti iktidarının ise bu zorlu süreçte krizi oldukça kötü yönettiği bir çok iletişim ve siyaset uzmanı tarafından dile getirildi. Diğer yandan AK Parti hükümeti yetkililerinin de , Gezi eylemlerine katılanların da ortak noktası, Türkiye’nin AK Parti iktidarı süresince ilginç bir sorununa parmak basıyordu ve kuşkusuz bu iki tarafın hem fikir olması açısından da ilginçlik arzediyordu: Muhalefet Partilerinin etkin olamaması.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemlerine baktığımızda, Gezi eylemlerinden, 1993 Sivas Olaylarına, Reyhanlı saldırısından Dersim olaylarına, Kürt Sorunundan 12 Eylül Rejimi sorunlarına kadar neredeyse her negatif durumun faili olarak onlarca yıl iktidar olamayan CHP adres gösteriliyordu. Muhalefetin etkin olmaması sorunu, insanların gezi eylemlerinde sesini duyurmak isteğine sebep oldu ve Türkiye’nin bir çok iline yansıyacak şekilde eylemler günler boyunca yapıldı ve bilançosu bakarsak; 4 kişi öldü 60’ı ağır olmak üzere 8 bin kişi yaralandı, 11 kişi gözünü kaybetti, 103 kişi kafa travması geçirdi  ki bu bilançonun sonuçlarından biri olarak aralarında Yaşar Kemal gibi edebiyatçıların, İdil Biret gibi sanatçıların bulunduğu bir ilan olan “Kaygılıyız” ilanıyla, Türkiye Yayıncılar Birliği, Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği gibi kurumlarca hükümetin göstermiş olduğu yaklaşıma dair ağır eleştiri barındıran tepkiler dile getirildi.

Gezi Yazı: Başkaldırının 140 Vuruşu from hahtv on Vimeo.

Bir yandan Çözüm Süreci olarak adlandırılan AK Parti’nin Kürt sorununa çözüm olarak PKK ile beraber süreci yönetme tercihiyle gündemdeki sıcaklığını koruyan PKK ve Kürt sorunu, diğer yandan medya şirketlerinde kendi yöneticilerinin dahi itiraf ettiği sansür ve otosansür, başka bir yandan hukuk, adalet  sorunları ve Gezi Parkı eylemlerinin başlangıç sembolü olan ağaçların kesilmesi ve çevre katliamları hep sandıkla mecliste temsiliyet verilen muhalefetin, AK Parti iktidarına karşı bir varlık gösterememesinin bir çıktısı ve çaresizliği olarak insanların sokağa çıkarak yine demokratik bir talep olarak “hükümetin istifasını istemesine” sebep olmuştu.

TBMM Resmi Twitter Hesabı

Continue reading »

Oca 022011
 

Çarlık Rusyası Resim Sergisi - Pera Müzesi - Afiş

“Yüz binlerce insan avuç içi kadar bir yere toplanıp, üst üste yaşadıkları toprak

parçasını çirkinleştirmek için var güçleriyle çalışmış olsalar; üzerinde hiç bir şey

yetişmesin diye her yanına taş dikmiş, filizlenen her otu kökünden koparmış, havayı

taş kömürü, petrol yakarak ellerinden geldiğince kirletmiş, çevredeki tüm ağaçları

kesmiş, tüm hayvanları, kuşları uzaklaştırmış olsalar bile gene de ilkbahar ilkbahardı…”

/ Lev Nikolayeviç Tolstoy – Diriliş’ten

19. yüzyılın ikinci yarısında Çarlık Rusyası’nda yaşanan gelişmelerin Rus ressamları tarafından anlatıldığı resim sergisi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi tarafından 4 Kasım 2010 tarihinden itibaren sergilenmeye başladı.

Bünyesinde 360 bin resim bulunan St. Petersburg‘daki Rus Devlet Müzesi’nin koleksiyonundan özel olarak seçilmiş realizmin güçlü öğelerini taşıyan bu 65 resmin, dönemin Rusyasında , işçi, kadın sorunları, çocukların bakış açıları, insanların aralarında nasıl eğlendiği ve Rus tarihinde bir çok edebiyatçıya esin kaynağı olan savaş, barış ve ölümün tema olarak yer aldığı resimlerden oluşuyor.

 İlya Repin - Volga Kıyısında Burlaklar - Çarlık Rusyası Resim Sergisi - Pera Müzesi

Serginin en önemli resimlerinden olan 1844 doğumlu İlya Repin’in “Volga Kıyısında Burlaklar” adlı tablosu, Rus resim sanatının en önemli eserlerinden biri olarak gösteriliyor. İşçi sınıfı içerisinde halkın tokluk adına nasıl bir mücadelenin içine girdiğine dair bir resim yapmaya karar veren Repin, 1868’de Neva Nehri’ne yaptığı yolculukta , paçavralar içinde bir tekneyi çeken burlakları gördüğünde içler acısı durumdan ilham alır. Volga kıyısında mavnayı çeken 11 burlağın yüzleri düşmüş, bitap halde, kayışları sırtına alarak ilerlemeye çalışırlar. Her birinin vücudundaki direnç kimi zaman yenilmiş, kimi zaman dirençli kimi zaman hırs dolu olmasıyla detaylanan resimde tek uzaklara bakan ve aralarında en genç olan burlak, o an için kayışı gevşetmektedir. Sergi notlarına göre Repin’in genç delikanlının açık ve parlak renklerle resmedilip, yırtık gömleğinin kırmızısının odak noktasını oluşturması , yerinden doğrulan Rusya’yı sembolize etmektedir.

İlya Repin kendi resimlerine dair felsefesini şöyle anlatıyor: Continue reading »

Mar 072010
 

6. Türkiye First Lego Ligi- Feshane

First(Foundation For Inspiration and Recognition of Science and Technology) Vakfı ve Lego firmasının işbirliğiyle  oluşturularak, dünyanın 49 ülkesinde uluslararası boyutta düzenlenen organizasyonun Türkiye ayağı oldukça renkli geçti.

Türkiye’deki 6. yılını 6 Mart 2010’da gerçekleştiren organizasyon, 9-16 yaş arası çocuklara bilim ve teknolojiyi sevdirmek, yaratıcılıklarını arttırmak, uluslararası yarışma deneyi kazandırmak, bilgi ve zamanı doğru kullanmak ve zihinsel gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla yapılıyor. FLL Türkiye ayağında, Yaratıcı Çocuklar Derneği program ortağı olarak yer alıyorken, Smartkids Gelişim Merkezi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarım Bölümü ile birlikte, İstanbul Büyükşehir Belediyesi organizasyona destek ve emek veriyor.

6. First Lego Ligi Türkiye Turnuvası - Feshane

Her sezon bir tema doğrultusunda, dünyadaki tüm takımlara bir robot yarışması ve bir proje olmak üzere iki aşamadan oluşan turnuva bilgisi verildikten sonra, robot yarışmasında takımlar otonom robotları, bir seri görevi görevi yerine getirmek için tasarlıyor, inşa ediyor, programlıyor ve test ediyorlar. Projede ise, belirlenen tema üzerinde araştırıp, maketler hazırlayarak, teknolojik ve mühendislik gerektiren çözümler üretip jüri üyelerine sunuyorlar. Jüri üyeleri de, çocukların örnek alabilecekleri, mesleklerinde başarılı üst düzey yöneticiler, mühendisler, tasarımcılar, öğretim üyeleri  ve basın mensuplarından oluşuyor. Continue reading »

Ara 132009
 

erkanli_at_ciftligi_

At Sırtında
At sırtında
kaçırırsın
alnına ak balık düşmüş kızını
bir ıslıkla
Rüzgar Tanrıçalarından
edersin al aşağı
sürgün rüyalarını
eteklerinde taş taşıyan
bir bilgenin öpülecek
sakalı gibi
karlı Kaf Dağı’ndan
kaparsın ruhunun sancağını
gökyüzünün sisli ummanlarına çıkarak, çırılçıplak
fırlarsın yayından
sarsmak için unutulmuş renklerin yamaçlarını
çiğnersin humuslu tarlalarında
çehrene sıçramış çamurlu toprağı
kurumuş akıncıbeyi unvanınla
dalarsın Kızılçam Ormanlarına
kışlatılmış arı kovanları arasından
koşarsın dörtnala
eline dolaşmış testeremsi yelelerin ucuyla
döndürünce kafasını
ayaklarına kapanacak menekşe alacası
eğilerek selamını alır
gözüne kaçan mor boyası
serserilik eder bir atmacayla
gri gölün kenarında
yarışırsın atbaşı
kulağında havayı mahmuzlayan kanatların marşı
sıcaktır daha
kaçışan ördeklerin sudaki perdeli ayak damgası
kadife renkli gölgesiyle
bacası tüten almaşık duvarlı dağ evine karşı
ciğerinde birikir
kekremsi havası
çıkartır seni baştan
kokan balığın bir anlık alın yazısı rüyası
At Sırtında

“At Sırtında

At sırtında
kaçırırsın
alnına ak balık düşmüş kızını
bir ıslıkla
Rüzgar Tanrıçalarından
edersin al aşağı
sürgün rüyalarını
eteklerinde taş taşıyan
bir bilgenin öpülecek
sakalı gibi
karlı Kaf Dağı’ndan
kaparsın ruhunun sancağını
gökyüzünün sisli ummanlarına çıkarak, çırılçıplak
fırlarsın yayından
sarsmak için unutulmuş renklerin yamaçlarını
çiğnersin humuslu tarlalarında
çehrene sıçramış çamurlu toprağı
kurumuş akıncıbeyi unvanınla
dalarsın Kızılçam Ormanlarına
kışlatılmış arı kovanları arasından
koşarsın dörtnala
eline dolaşmış testeremsi yelelerin ucuyla
döndürünce kafasını
ayaklarına kapanacak menekşe alacası
eğilerek selamını alır
gözüne kaçan mor boyası
serserilik eder bir atmacayla
gri gölün kenarında
yarışırsın atbaşı
kulağında havayı mahmuzlayan kanatların marşı
sıcaktır daha
kaçışan ördeklerin sudaki perdeli ayak damgası
kadife renkli gölgesiyle
bacası tüten almaşık duvarlı dağ evine karşı
ciğerinde birikir
kekremsi havası
çıkartır seni baştan
kokan balığın bir anlık alın yazısı rüyası
At Sırtında”

/Reha Başoğul
erkanli_at_ciftligi_dis_manzara2

erkanli_at_ciftligi_bahceerkanli_at_ciftligi_bahce2

Tesis ferah bir yeşillik içinde dolaşma imkanı sunuyor. Güneşli zamanlarda havuzdan çıkıp şezlonglarda güneşlenebilirsiniz.

Mitolojide Çin, Moğol, Göktürk, Hun, Oğuz ve Kıpçaklarda hatta Cengiz Han’ın atının gökten indiği inancı ve kahraman atının gökten inmesinin ve bu şekilde tanrılara yönlendirilmesinin dışındaantik Yunan’da Hipokrat’ta olduğu gibi soylu bir geçmişe ve ruhaniyete sahip olanların Hippo(at köklü) ismiyle anılmasının altında yatan bu büyülü sayılabilecek kadar güzel canlıları ne zamandır bir çok nedenle ihmal etmişim.. En son 6-7 sene önce bir tay’ın doğumuyla ve isim babası olmamla daha fazla duygusal bağ kurmama sağlayan atlarla iç içe olmayı özlediğimi farkında varmam üzerine ve buna mukabil “hem doğa içinde olsun, hem atlarla sarmaş dolaş olabileceğimiz ve onun dışında kalan vakitlerde de kaliteli vakit geçirmek için neresi alternatif olur?” sorusunun iyi bir cevabı Silivri’deki Erkanlı At Çiftliği.

Continue reading »