Şub 062008
 

Uzaklar

Ve uzaklardayım şimdi
sonsuz beyaza gömüldüm
tek hissettiğim
içimdeki gücüm

etrafımdaki
bu telaşsız ahenkler
bu sayısız bitkiler
bu acısız yürekler
bu karışık sesler
hepsiyle yok oluyorum
görmüyor musun aşk bu
kavuruyor işte
savuruyor işte
beni birer birer

şimdi sanıksız
şimdi yargısız
şimdi kuralsız
bu eller
bu diller
bu gözler….

yalnızca aşkla başbaşayım
hükmü verilmiş topraklardayım
sonu baş olmuş yollardayım
seni koydum koynuma
sarmaladım soğukluğumla
sımsıcacık
ve sessiz yüzünü
ve anlamadım hala
o mu beni büyütüyor
yoksa ben mi onu
bu benzersiz diyarda

ne yaman çelişkidir ki bu
insanlardan uzaklaşınca teker teker
yüreğimde
daha mazbut
daha büyük
daha yüce
yer edindiler

aşkın göz yaşlarını
sonsuzluğun sanrısını
olduğu gibi kabul etmek lazım
tuzsuz yaraları

ne baktığım bir seraptı
ne tattığım bir şaraptı
bal gibi gördüm seni
bal gibi gözüktün işte
niye inkar edeyim
nolur susturma beni
nolur konuş hadi

Bunca yıl
bunca sayı
bunca kelam
hepsi bomboşmuş
yokoluş varoluşmuş
varoluş bomboşmuş

dönüyorum
duruyorum
karışıyorum işte
bir soruyorum
bir soruluyorum
adım ne
can mıyım
cansız mıyım
canan mıyım?

Ve şimdi
gözlerim delik
dilim kesik
yüreğim ezik

ya bundan sonra
ya bulduktan sonra
nasıl dayanacak
nasıl asılacak
nasıl kanacak
bu delik
bu kesik
bu ezik
hapsolduğum yaşama?

Kan bu
damardaki kan
kanayan kan
susatan kan
akıyor işte
akacak da
sarmaşık gibi
sarmış beni
saracak da
susturacak da
ne büyük acı
ne büyük yara
yakarışım bile
duyulmuyor burada

son bir defa
son bir vefa
hadi uzatma
kırdıralım şu zamanı
yıkalım işte diye
yalvarıyorum sana

ama kan bu
akıyor işte
deli kanı bu
acı kanı bu
konuşmuyor
sokuyor işte
söylemiyor
yakıyor işte
bakmıyor
kaçıyor işte

yine çağırıyor sesin
yine ensemde nefesin
sancısız düşler diliyor
hülya meclisinde bu acizin

bu büyüklük
bu ihtişam
bu nizam
bana çok geliyor
bana yük geliyor
oradan bakınca buralar
çook çok uzak geliyor

Reha Başoğul