May 312010
 

Ay Başı Moda’sı

Cımbızla soğuğu çekilmiş dalgaya karşı
mefturuz elbet
çarşafın alın çizgilerinde
deniz kokulu taşlarla sert oynuyoruz oyunu
ölümden bi haber
çıngıraklı normlar koynumuzda
ne süngülü bir tarif çiçeği
ne de onu koyacak kelepçeli bir zarf kalmış aramızda
devinimlerimiz annemizin yüzü
tütünlerimiz edepsizlik tözü
cenup kokuyor desem fena
ya mahçup
kim bilir
belki bir gümüş gözyaşı dökülecek ay’ın yanağında
abiyesini giymiş rüzgarla dönen dünyaya da reva
masmavi tırnaklarına kaçmış
çağ hala karanlık çağ
cezalarımız yapıştırılmış yıldızlara
etraftan gören memnun
görmeyen meçhul
bir bir şahlanacak vaatler kayıp
kadehler dilimize tebeşir
iskeleninse göğüsleri açılıyor
el ele kadının yelkenli kaygıları giriyor
eksik bakıyor adalar
şaire de deva değildir
pohpohlayıcı anılara demir atmak
veya bedeni lütuf gibi sunmak
kelam kaçkındır
anlaşılır bu hangi rüzgardan kalan bulantı
bakılır burçlara ezalı azalı
o değil mi
serseri martılara konmuş ağlarla dibe batıp çıkan
imlası bozuk kusan, gözleri feveran
evvelden de biliyorum
kanılmazmış
yamyam takalara
çatık kaşlı körfezin ruhban okulundan
ışıl ışıl parlayan hayırsız balık pullarına
oysa
müflis bir lahzadan sana kalandır hüda
oysa
hastalıkta ve sağlıkta
hayali bile erekte bir veda…

Reha BAŞOĞUL