Eki 232008
 

tanpinarSon zamanlarına doğru tek kişilik kahraman hikayelerinden sıkıldığını belirtirken, zengin hayal gücü; resim, heykel, müzik gibi sanat dallarını iyi kavraması ve tatmasıyla, ayrıca felsefi ve psikolojik unsurlara olan usta etüdleri ile açıklanabilir sanıyorum. Ancak hayal gücünü hiçbir zaman varolan koşulları yerlebir edip bizden uzaklaştıracak kadar da fantezilerin esiri olmamıştır. Hatıraları, ölüm pençesinde olduğunun hissiyatının ve vakti kalmamışlığının betimlemesi olarak anlaşılmalıdır. Bu kadar zengin ironinin ki özellikle “Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ndeki ironik anlatımının her tonlamasına hakim olması gibi. Tanpınar, insan kavramına verdiği değerini “İnsanlar Arasında ” adlı zeus’a ithafen, onun tüm tanrılık güçlerini bırakıp, insan kılığında yaşamaya başladığını anlattığı yarım kalan şiirinde de vurgulamıştır. Osmanlı’dan Cumhuriyet’in ilk dönemlerine, bürokrasiden modaya, her kurumu acı ve derinden eleştirisi takdire şayandır. -Yaşar Kemal, evet esinlenilmiş ve kıskanılmıştır ama- asıl ana esinlenme kaynakları -özellikle kurgulama bazında- Proust, Huxley ve Joyce etkisidir. o nefis “Huzur” romanı ise nadide olması sebebiyle başlıbaşına kendini ait olduğu yerde yorumlama zevkine bıraktığım kitaptır.

Haz 092007
 

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 600 yıllık osmanlı geleneğinden çıkan aydın kesmin, akşamdan sabaha bir gecede uygarlık ve kültürün değiştiremeyeceğine dair göndermelerle dolu, kültürel içerikli, düşündürücü romanı.. üniversitede araştırma görevlisi bir mümtaz düşünün ki ufacık yaşta, şehrinin işgal edildiği sırada, babası bir rum tarafından öldürülmüş olup, antalya’da yaşama ayak basan ve çocukluk ile gençlik derken italyanların bulunduğu bu şehirde, akraba tayfasından istanbul’a, ihsanın yanına gelip eğitimine devam eden. ihsan’ın ve karısının, mümtazı mümtaz yapan faktörlerde önemli etkisini yadsımayan bir yandan da ihsan’ın hastalığı ve aile işleriyle uğraşan mümtaz, nuran adında efendi mi efendi birini tanır ki bu kişi, kutsal aşkın mümtazın gözünde tezahür etmiş halidir. nuran da hem bektaşi, hem de mevlevi kültürünü bir arada bulunduran, entellektüel birikimi ve müzikal altyapısı yani tıpkı eski filmlerde görülen donanımlı bir bayan olarak karşımıza çıkar ki bu da romana keyif katan bir özelliktir. tabi ikisinin arasındaki çekinceli başlayan ilişkinin, sokak-,mahalle mekanlarında ayrı gözükmesi önem arzedip, biz de bu sırada aradaki mesafenin korunmasının meyvesini, edebi olarak yeriz. gün olur devran döner, ilişki gelişir ve nuran mümtaz’ın evine yerleşir, yer de emirgandır. ve bu samimi ortamın içerisinde siz cinsel kimliklerin ötesinde, ortak paydada buluşan, klasik müzik ve edebiyata dair güzel mi güzel sohbetlere tanık olursunuz. mümtaz’ın bu denli nuran’la uyum içinde olması, nuran’ı iyice gözünde yarı ilahi kıvamda yüceleştirmesine mahal verir. ortada ideolojik, estetik ve tarihsel bir yakınlık varken, kitap içerisinde bedensel ilişkinin sınırlı olarak yer aldığını belirtmekte fayda var. tüm bunlara karşın mümtaz’ın yine de aradığı model -bir nevi ruh eşi- nuran değildir aslında ve bu sıkıntı romanın ilerleyen bölümlerinde kendini gösterir. roman hitler’in saldırı emrini verdiği 2. dünya savaşı’nda sona erer.

Continue reading »

Şub 092007
 

Toplumdan soyut yaşayan karakterlere sahip(genç ve güzel bihter ve onla ikinci evliliğini yapan zengin dul ve küçük bir kızı ve oğlu olan ellili yaşlarda Adnan ve onun yeğeni Bihter’in yasak aşkı çapkın Behlül)her iki ailenin de, masumiyet, uyum ve sonsuz mutluluk özelliklerini taşıyan unsurları bünyesinde barındıran, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “üslup makinesi” diyerek sözettiği Halid Ziya Uşaklıgil’in Türk edebiyatında ilk realist roman olarak anılmasına sebep olan eseri….

Adnan’la mesut bir şekilde ve aldatmıcam* ülküsüyle evlenen Bihter’in, yaşak aşkını yorumlayışı ‘tensel mi mental aşk mıdır?’ arasında bir yerdir ama Behlül karakteri bunu tenselden ibaret görünce bihterin ruhani vaziyeti iyice çöker ki bunda kendine yaptırım uyguladığı şeyleri çiğnemesi ve annesi firdevs hanımın da kötü model olarak alıp, sonradan ona uyan hallere girişmesindeki gurur kırıklığı da vardır. adnan’ın kızı ve yaşam tecrübesi fakiri nihal’in, bihter’e karşı hem dışavurum olarak hem içsel karşıt düşünceleri, romandaki taraf yaratma metodunu uygular niteliktedir. yazar,doğu-batı arasındaki kadın erkek ilişkilerinin, ahlakın, cinselliğin tezatlığını da nihalin mürebbiyesi sayesinde aktarmış olur. Diğer yandan; Behlül’ün ‘kadınların cinsel arzularına isteseler de hakim olamazlar ve ikiyüzlü davranırlar’ prensibiyle ve bu anlayışla bihterle ilişki yaşaması, ilişki yumağının zengin sayıdaki çözüm makaslarından biridir. Ayrıca Uşaklıgil’in yalı hayatı yaşayan bu iki ailenin gerçekçi tasvirleri, dikkati çeken ve romanı realist kılan edebi unsurdur.. Nedense Bihter deyince, Peyami Safa’nın Şimşek kitabındaki pervin aklıma geldi.