Ağu 082011
 

mr nobody - bay hiç kimse - afiş - sinema - eleştiri - analiz

Âşksız olma ki ölü olmayasın. Âşkta öl ki diri kalasın..”
/ Mevlana

Daha önce 1996 yapımı uzun metrajlı çalışması “The Eighth Day” gibi oldukça dramatik bir filme imza atarak, yerinin farklı olduğunu hissettiren Belçikalı Jaco Van Dormael, uzun zaman sonra yine yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı Mr. Nobody / BAY HİÇ KİMSE ile , aşk, sicim teorisi, nedensellik, belirlenemezcilik, bilinçaltı, felsefe, psikiyatri, zamanın lineerliği ile özgür irade sorunu, paralel evrenler gibi 21.y.y.’ın sinemaya uyarlanan senaryolarında da sık başvurulan temalarından oluşan zengin bir seçki bulutuyla zeka, mantık, duygulanım kullanımıyla sinemasında özgün ve özgür bir senaryo üretmeyi başarıyor ve izleyen bir çok izleyici için bir doktrinin odağında bulunan çözüm ve çıkış noktasını da kendi içinde barındıracak kadar da iddialı bir ikilem sunuyor ve hem yönetmenlik, hem her bir detayın felsefi bir gönderme içeren senaryo kurgusu, hem oyunculuk hem de sürrealizm ile görsel sinema dilini hakkını vererek buluşturan ve oldukça önemli katkı sağlayan Hans Zimmer, Eric Satie, Ella Fitzgerald, The Diamonds gibi usta müzisyenlerin parçalarından seçtiği film müziklerine verdiği yaklaşımından dolayı Venedik, Stocholm, Avrupa Film Festivalleri’nden ödüllerle dönmeyi hak ediyor.

ZAMAN LİNEER OLMASAYDI, MANA MADDESELLİK GİBİ İÇİNİ YİTİRİR MİYDİ?

“Seni şimdi bulunduğun yere getirmiş düşünce düzeyi, varmayı hayal ettiğin yere götüremez.”
/ Albert Einstein

Her 20 saniyede bir yiyecek kapısının açıldığı kapalı bir kutuda tutulan bir güvercinin , yiyeceğe kavuşmak için ne yaptığını sorgulamasıyla başlayan film, o an da kanat çırpıyorsa kanat çırptıkça yiyeceğe ulaşacağı motivasyonunu zinde tutacağını ve bunun “Güvercin İtikatı” olarak adlandırılacağını anlatarak, senaryonunun gelmek istediği asıl hikaye hakkında güvercinin de kendine sorduğu düşündürücü bir ipucu sunar: “Bunu hakedecek ne yaptım ben?”

——-
” Jaco Van Dormael, günümüze kadar gelen yazılı felsefede yüzlerce yıllardır tartışılan bir konuyu gündeme getirerek başlıyor: İnsanın yaptıkları kendi bilinci mi yoksa Tanrı gibi dış bir sistem tarafından belirlenen bir nedenselliği mi barındırmaktadır? İnsanı kobay olarak  görme düşüncesine veya özgür irade ile yaptığımıza dair halen keskin bir kanıt yoktur. Sorun halen günümüzde de çözümsüzlüğünü korumaktadır. Başımıza gelen olayları yorumlamak adına, gerek Tanrı’nın olayları değiştirme gücü olduğuna dair inanç, gerekse Descartes gibi Tanrı yokmuş gibi davranarak sorunu çözmeye yönelik usavurmalar ve ahlaki duruşumuzun şekillenişine karşın, Martin Gardner teoloji ile bilimsel kanıtsızlık arasındaki çıkmazda kalan bu sorunun çözümsüzlüğünü şöyle vurgular: Çözülemez, çünkü soruyu nasıl ifade edeceğimizi henüz bilemiyoruz”….

Bu soru kahramanımız Nemo’nun da kendini morgda, boğulurken ve bir otel odasında tanımadığı biri tarafından kafasından silahla vurulurken kendine sorduğu sorudur aynı zamanda.

Akabinde futuristik bir ortamda kendini 34 yaşında, 1975 doğumlu bir halde sandığı bir zaman diliminde sorgulanırken bulduğumuz yaşlı Nemo, o an, kendisinin 118 yaşında olduğuyla kendisinin hafızasını yerine getirmekle görevli yüzü boyalı adam tarafından yüzleşleştirilmektedir.

mr nobody - bay hiç kimse - sinema - eleştiri - analiz

Jaco Van Dormael, filminde, sık sık alıştırmak istediği şekilde kurgusunu inşa etmek üzere, orta yaşlı Nemo’nun kendini Elise adına eşiyle bir yatakta bulduğu ana geçer. Kahvaltıya inen Nemo, çocuklarını okula gönderirken, içlerinden birine Paul diye hitap eder. Çocuğun cevabı, Nemo’nun yaşayacağı dünyaya işaret verir cinstendir: “Benim adım Paul değil”. O an’da ismi Elise olmayan bir kadın tarafından uyandırılacaktır: Jean…

Bu aşamadan sonra filmin sık sık bu ani sahne geçişleri devam edecek şekilde, Nemo’nun farklı sahnelerde yolculuk eden ve filmin içindeki kimi durumlara göre diğerine geçiş yaptığı bir bulmacanın çözümünü merak eder halde kendimizi buluruz.

Nemo, Jean’ın yanından ayrılıp, o an televizyonda gördüğü bir köprüde seyahat ederken kendini bulur. Yakıt tankerinin arkasında Elise ile yeni evlenmiş bir şekilde arabalarıyla yolculuk ederken, tankerin hemen diplerinde patladığını görürüz. Derken tekrar füturistik ortamdaki yaşlı, hafızasını kaybetmiş ve ölmek üzere olan Mr. Nobody belirir. Kendisinin hafızasını yerine getirmeye çalışan yüzü boyalı doktor, ona, daha sonra Nemo olduğunu senaryo ilerledikçe hafızasının yerine gelmesiyle anlayacak olan Mr Nobody’ye, hakkında kendisi dahil hiç bir bilgiye sahip olmadığını, Mr. Nobody’nin “en son ölümlü” olduğuna dair ününü belirtir.

Bu aşamadan sonra kurgu, Yaşlı Adam, Nemo-Anna birlikteliği, Nemo Jean birlikteliği, Nemo- Elise birlikteliği , 9 yaşındaki çocuk Nemo ve ailesini yeni tanımaya başlayan bebek Nemo üzerinden hikayelerinin içiçe geçmiş hallerinden oluşacaktır.  Zira Nemo’nun bunlardan birine ait bir yaş diliminin ve hikayesinin, paralel evrende geçen diğer hikayesini yaşayan başka bir Nemo’nun yaş dilimindeki tanık olduklarına  geçince, senaryo, zamanın lineer olmadan da mananın anlaşılabileceği bir derinliğe kavuşur.

TABULA RASA’NIN YOL AÇTIĞI PİŞMANLIKLARA GEBE PARALEL EVRENLER

“Ah Tanrım, Ah Tanrım, mümkün olsaydı
İşleri tersine çevirmek, dünü geri getirmek;
Ki zaman çabucak biten kum saatini ters çevirebilseydi,
günleri söylememek ve bu saatleri kurtarmak için.
Ya da Güneş,
Batıdan doğabilse, çekebilse geriye doğru arabasını
çalabilse zamandan onca dakikaları,
O bütün bu mevsimleri çağırana kadar,
….
Ama Ah, İmkansız olan şeyleri,
Ay’ın ötesindeki gölgeyi konuşuyorum”

/Thomas Heywood

Yüzü boyalı Doktor’un kendisini hipnotize etmesiyle, Nemo doğum öncesine kadar hafızasını zorlayıp, meleklerin kendileriyle konuştuğu bir anı hatırlamaya başlar.  Doğmadan önce, tüm çocukların,  yaşanacak ve gerçekleşecek herşeyi bildiği bu anda, bebekler dünyaya gelmeden, melekler, her bir çocuğun üst dudağına dokunarak, bildikleri tüm şeyleri unutarak dünyaya gelmektedirler. Ancak melekler, Nemo’nun dudağına dokunmayı unuturlar. Nemo, böylece, gelecekteki olabilecekleri bilerek dünyaya gelen bir çocuktur.

—-Senaryonun değindiği ve klise öğretisinde de tasvir edilen melek sembolizması ile değinilen konu, felsefede “tabula rasa” (boş levha” görüşünün karşısında yönetmeninin durma tercihidir.  18.y.y. düşünürü David Hume, konuda işlenen melekler ile her şeyi bilen doğum öncesi evredeki halimiz ilişkisine karşı durarak , mantıksal bir kuşkuculukla vardığı savında, dünyaya geldiğimiz andan itibaren boş bir levha gibi hiç bir şeyden habersiz ve aracı olmadan kendi deneyimlerimizle zihinsel evrimimizi gerçekleştireceğimiz düşüncesini ortaya atmıştır. Aslında, filmde de kısmen yer bulur ki Nemo’nun haricinde tüm çocukların başına hiç bir şeyden habersiz dünyaya yollanmalarıyla gelmektedir. Yine Hume, nedensellik eleştirisini Newton’un kartezyen deneyselliğinden alarak duyumlara tabi olduğunu belirtmiştir ve bu nedenle Tanrı’dan kaynaklanan nedenleri de zihin ürünü olarak tecrübe edilmesinden kaynaklı, zihin dışında Tanrı’nın var oluşunu reddeder. Filmde Nemo ve diğer tüm çocuklar, Tanrı’nın melekleri tarafından doğum sonrası için dünyanın sistematiğine müdahale etmeyecek boş bir levha gibi donatılmasına rağmen, senaryonun gerçekliğinde Laplace’ın doğum öncesinde bir belirlenimcilikle donatılmış olduğundan, yönetmenin burada, iki zıt görüşü bir potada sürreal bir ortamda birleştirdiği söylenebilir.

Mr. Nobody - Bay HİÇKİMSE - Sinema - Analiz - Eleştiri

Doğacak olan Nemo için sıra, bir aile seçmeye gelmiştir. Nemo bir aşk çocuğu olmak ister ve birbirlerine sevgi ile bakan Anne ile Baba’sını seçer. Bu sırada annenin ve babanın nasıl ilk görüşte aşık olup tanıştığını, filmde bir kaç kez anlamına dair çıkarımlar yapmamızı sağlayacak şekilde “Kelebek Etkisine” maruz kalan olaylar örgüsüyle öğreniriz.

– Senarist’in sıklıkla, Buddy Hally’nin “Every Day” şarkısıyla dile getirdiği Kelebek etkisi, meteoroloji  uzmanı ve matematikçi Lorentz’in “kaos teorisi”ne önayak olan çalışmalarının bir sonucudur ve yine nedensellik ve belirlenimcilik üzerine kavramsallaşmaktadır. Sık sık metaforik olarak sigara dumanı gözüken sahneler, esasında, dumanın düzensiz spiraller içinde yükselmesidir. Kaos teorisi içinde Kelebek etkisine göre; Amazonlar’da kanat çırpan bir kelebek, ABD’de fırtına çıkmasına neden olabilir. Nemo’nun babasının bir hava durumu sunucusu olması da Einstein’ın özel görelilik teorisine ışık tutan ters dönüşüm formüllerinin sahibi Lorentz ile ilişkilendirilmesi açısından ince bir göndermedir.

Mr nobody - bay hiçkimse - sinema - film - eleştiri

Nemo doğmuştur, ailesiyle ilişkisi katmanlaşmaya, onlardan bir çok öğrenmeye başlamıştır. Bu kısımda yönetmenin, Amelie filmine benzer bir yaklaşımla,  eğlenceli bir anlatımı tercih ettiğini görürüz. Baba, hava durumu sunucusu, annesi ev hanımıdır. Nemo’nun büyüdükçe soruları artar, annesinin kendisine devamlı nedenini sormayı bırakmasını söylediği ancak en önem verdiği soru ise şudur: Neden geçmişi hatırlarız da geleceği hatırlamayız?

– Tüm dinlerde evrendeki zamanın lineerliği üzerine anlatımın kurgulandığını ve bunun üzerine geliştirilen ibadet, tövbe gibi kavramların inşa edildiğini söyleyebiliriz. Big Bang sonrası maddenin ve zamanın sonlu yapıya sahip olduğu görüşü ile, bir madde tıpkı diğer canlı ve cansızlar gibi olan bir doğup, büyüyüp, öldüğü bir ömrü olduğu var edilir. Semavi dinlerde, Tanrı’nın zamandan bağımsız olduğu ve geçmiş ve de geleceğe dair bilgi sahibi olacak şekilde tasvir edilirken, yine aynı semavi düzlemde gelecekten haber taşımanın mevcut düzeni kökten etkileyeceğinden büyü adı altında yapılması, yasaklanan bir eylemdir. Yönetmenin, film içerisinde belgesel anlatıcısı rolünü kullanarak bilimsel açıklama getirmek istediği zaman boyutu, 3 boyutlu madde evreninin üstüne bir de zaman boyutu ekleyen matematikçi Minkowski ile bir uzay-zaman eğrisi içerisinde yer aldığımız görüşü bilim dünyasında hakim görüş olarak ele alınmıştır. Einstein’ın genel görelilik kuramı, uzay-zamanın nasıl düz veya eğri olabileceğini, eğrinin ise uzay- zamanda nasıl hareket edeceğini, madde de uzay zamana nasıl eğilip bükülebileceği üzerinedir. Filmde de bahsi geçen, insanın geleceğini bilemeden, zaman içerisinde ileri-geri hareket eden bir yolculuğun mümkün olması üzerine bilimsel çalışmalar Kurt Gödel, John Friedman, Stephen Hawking, Igor Novikov gibi ünlü fizikçilerin ve matematikçilerin çalışmalarında görülebilir. Dinde ise, örneğin Hz. Hızır’ın, zaman içerisinde yolculuk ettiği ve gelecekteki gerçekleşecek bilgilerden faydalanarak geçmişi değiştiren bir rolü mevcuttur. Nedensel olmayan uzay-zaman görüşü, uzun yıllar, fizikte tartışılmıştır.

Mr nobody - Bay Hiç kimse - sinema film analiz eleştiri

Elinde 90’lardan kalan bir kayıt cihazıyla genç bir gazeteci, 2092’deki yaşlı Nemo’yu gizlice ziyarete gelir.  Filmin bu aşaması, olayları bir çok açıdan anlayabileceğimiz bir röportajsa sahne olacaktır. Yaşlı Nemo 2092’de “son kalan ölümlü”dür ve  genç gazeteci bu nedenle kendisiyle söyleşi yapmak istemektedir. İnsanlar 2092 yılında artık hücre yenilenmesi sayesinde ölümsüzdürler(telemerizasyon)  ve cinsellik demode olmuştur, et yenmemektedir. Gazeteci sorar: ” O zamanlar dünya nasıl bir yerdir?” Mr Nobody cevaplar: “Düzüşürdük, et yerdik, Aşık olurduk…”

Bu kısımda, yine Nemo’nun orta yaş dilimindeki mesleklerinden biri olan belgesel anlatımı devreye girerken , filmin kurgusunun bilimsel açıdan cevaplar verilmesine-veya bilimin ilgili aradıkları soruların sorulmasına – dair bir görev de üstlenmiştir. Big Bang’den önce neyin olmadığına ilişkin en belirgin teoriyi anlatır belgesel: Zaman…Evrenin genişlemesine bağlı olarak ortaya çıkan zaman, sicim teorisine göre, paralel evrenlerin de oluşmasına ve Minkowski’nin 4 boyutlu uzayı dışında 9 boyutlu bir uzayı vaat eder. Soru şudur: Yanılsama ile gerçeklik arasındaki ayrımı, bu 9 boyut mevcutsa insanoğlu nasıl yapacaktır? Zamanın geriye doğru işlenmesi mümkün müdür? Sigara dumanı geriye döner mi? İşte bu nedenlerle seçim yapmak zordur. Eğer seçim yapmazsanız her şeyi olası kılarsınız.

– Olasılık teorisinde, olasılığın oluşabilmesi için , durumun öncelikle seçime açık bir şekilde var olması gerekir. Seçim evreni henüz oluşmamışsa 1/0 ile her şey olasıdır. Bu evrenin sınırsızlığı, diğer yandan felsefede, ‘özgür irade ile istediğini seçtiğini zanneden insan, kendini, özgür iradesi var zanneder’ savını da doğurduğunu belirtmekte fayda var. Burada bir parantezi açmak gerekirse özgür iradeye karşı en ciddi savlar üreten filmlerden biri olan 12 Maymun filmini ayrıca izlemenizi önerirken, diğer yandan sicim teorisi itibariyle, siz seçim yapmasanız dahi, diğer seçim ihtimalini sönümlemek dışında bir çok paralel evrende aralarından seçmediğiniz evrenin de var olacağına dair bir iddia bulunduğunu da belirtmek gerek. Bir çok bilim adamında ve teologda, sicim teorisinin ve kuantum mekaniğiyle gelen fizikte, tanrının çoklu evrenler içinde olmadığı veya olduğu yönünde düşünsel taraflar oluşmuştur. Zamanın soğurulması kuramı üzerine Wheeler-Feynman açıklamasının sonrasında Berrida’nın görüşü, bu çalışmaların devamının olumlu olacağına yönelik destek veren cinstendir: Gelecekteki olayların, geçmişteki olayların bir nedeni olabileceğini öne süren her fizik kuramı yenilikler içeren bir öğreti olarak görülebilir.

PARALEL EVRENLERDEKİ GEÇİŞLER

Yaşamın geçişli olacak: dün yaşadıkların
yarına yönelirken, bu süreci, bugün,
bir geçiş olarak yaşayacaksın hep
–geçeceksin
hep…
Bu da öyle, bir ulaşma,varma, kavuşma süreci,
olmayacak hiç de:bugünlerini
sürekli geçişler olarak yaşayacaksın–işte
hep geçeceksin

Dün geçtiklerinden, yarın geçeceklerine,
bugün geçeceksin.

Hep, geçtin,hep, geçeceksin
geçiyorsun…”

/ Oruç Aruoba

Filmin birazdan belirteceğimiz sahneleri, hem Jaco Van Dormael’in bilim literatürünü ne kadar iyi takip ettiğinı ve kavramsallaştırdığını gösterirken, hem de filmin omurgasına oturan cevapları ve soruları sordurur. Zira o an Nemo anılarında aynı anda hem Anna, hem Elise hem  de Jean ile büyük bir tutkuyla evlenmektedir. Van Dormael’in film boyunca sorduğu bulmaca için sahnelerdeki geçişleri estetik bir duyguyla farklılaştırması, parçaları bulmamız adına da önem taşıyacaktır.

Mr Nobody - Bay Hiç Kimse - sinema eleştiri analiz film

Peki kimdir bu evlenilen ve film boyunca bir kaç sahnede gördüğümüz Elise, Anna ve Jean? Yönetmen cevabı bütünselleştirici bir tesadüfte! yakalamamızı istemektedir. Bu kadınlar, aslında, Nemo’nun çocukluğunda mahallesinde kendisine hayranlıkla bakan üç kız çocuğudur. Nemo ise bu “kız çocuğuna/çocuklarına” farklı havuz sahnelerinde platonik bir aşkla bakacaktır.

Mr Nobody , Bay HiçKimse, sinema, eleştiri, analiz, film
Nemo 9 yaşında, babası tarafından teleskopla Mars’ın yerini 100 seneki haliyle dahi tahmin edebileceğini öğrenirken, babasının 2 dakika sonra olacakları bilememesine şaşırdığı bir dönemdedir. İşte bu sırada Nemo’nun meleklerin doğum öncesinde,  sihirli dokunuşla dudaklarını mühürlemeyi unutmaları sayesinde ortaya çıkan yeteneği devreye girer: Gelecekte yaşanacakları bilmek… Nemo uykusunda , babasının ağzındaki bir yumurta kabuğunu çıkarmaya uğraşırken, arabasının el frenini çekmeyi unutarak bebek arabasıyla yürüşe çıkan bir kadını istemeden de olsa ezmesine sebep verdiğini görür. Nemo rüyalarında bu öngörüler kendisine gözükürken hep altını ıslatmaktadır. Hemen babasını uyarmak için panik bir halde yataktan kalkar ve yola doğru koşar ancak çok geçtir, olay az önce gerçekleşmiştir. Yönetmen, bu zincirleme olay örgüsünü, yine Kelebek Etkisi ile açıklar ve olaylara sebebiyet veren yumurta kabuğunun babasının ağzına nasıl girdiğinin hikayesine yer verir. Baba ise bu olaydan sonra içine kapanırken, Nemo annesine, o inanmasa da, gelecekte yaşanacakları bilebildiğini anlatmaya çalışmaktadır.

Baba’nın içe kapanması, Anne’nin onu aldatmasına neden olacaktır ki, anne ve babanın bu kopuşu, kurguda önemli bir yeri olan bir paralel evren kırılmasına yol açacaktır. Anne ile Baba kavga ederek ayrılmış ve tren garında veda anı gelmiştir. Van Dormael şu soruyu travmatik ve etkileyici  bir duygusal sahnede sorar: Çocuk kiminle kalmayı tercih edecektir?

Mr Nobody, Bay Hiç Kimse, sinema, film, eleştiri, analiz

HİPERMEDYASAL KENDİLİK

“Eski Kimliğinizi: Tek ad, tek ülke,
tek saat, bunları korumayı beklemeyin
elbette. Çünkü ister tıbbi rekonstrüksiyonla,
ister hayal gücüyle olsun, her yerde
kendinizin çoğaltılmış versiyonları
serpilecek. İdeal, istatiksel, alaycı.
Hoş geldin şizofreninin baharı!”

/ Nicole Strenger

İzleyici, bu soruya karşılık, tek bir cevapla karşı karşıya bırakılmaz. Nemo’nun yaşamı, hem annesiyle hem babasıyla nasıl şekilleneceğine tanıklık etmemiz için yönetmenin hayal gücüyle gerçekleştirme lüksüne sahip bir zıtlıklar birliği  kapı açmıştır. Van Dormael, Nemo’nun trendeki annesinin peşinden koşturduğu sahnede istasyon isimlerinden biri olan “Talih”‘i ve tren raylarının bir  birleşip bir ayrılmasını ise bir izleç metaforu olarak aklımızda tutmak istemektedir.

Nemo’nun annesiyle kaldığı senaryo A’da, Nemo mutsuz, huysuz ve annesi ile ve annesinin babasını aldattığı sevgilisiyle devamlı bir kavga halindedir, hatta annesinin sevgilisinden o kadar çok nefret eder ki nasıl öleceğini, kendi özel yeteneği sayesinde ona kin dolu bakışlarıyla anlatır. Oysa,  bu adam sayesinde, onun kızı yani Nemo’nun üvey kardeşi Anna ile tanışacaktır.  Van Dormael , bu tanışmanın akibetinde de iç içe geçmiş paralel evrenler yaratmak istemiştir.  Kendisine beraber yüzme teklif eden Anna’nın teklifini kabul eden ve kabul etmeyen Nemo… Teklifi reddeden Nemo, Anna’yı, yıllar sonra, başkasıyla evlendiğini ve çocukları olduğunu tren garında rastlaştığında görecektir. Teklife kibar dille “yüzme bilmiyorum” diye karşılık veren Nemo ile Anna arasında bu sayede, anne ve üvey babasından gizli yürüttükleri özel bir ilişki başlayacaktır. 118 yaşındaki Yaşlı Nemo ise bu dönemi, “15 yaşındayım ve ‘Aşığım’” diyerek anlatır.

Mr Nobody, Bay hiç Kimse, sinema, film eleştiri, analiz

Nemo’nun babasıyla kaldığı Senaryo B’de ise, babası tekerlekli sandalyede, Nemo ona bakan, içe kapanık, kimseyle konuşmayan ama bir yandan motosikletiyle gece içindeki tüm baskıyı bağırarak dışarı atan ve uzaydaki yolculuklara dair bilim kurgu romanı yazan bir çocuktur. Bir gece, bir partide, Elise ile tanışır. Elise onun içe kapanık olduğunu ve konuşkan olmadığını bilmektedirr ve ondan ölürse, Nemo’nun yazınsal düşlerinde ağırlıkla yer almasından habersiz, Mars’a küllerini bırakmasını ister. Fakat, Elise, diğer yandan başka bir çocukla beraberdir. Ama Nemo, Elise’e aşık  olmuştur bile. Yine bir geçiş gerçekleşir ve belgesel anlatan Nemo ise belgeselde aşkı anlatmaya başlar. Endorfin, üreme, seks ve genlerin katıştırılması ile bu sayede virüslere daha da dayanıklı hale gelen insan bedeni üzerine  şekillenen çekim sonrası , Nemo’nun belgesel anlattığı bu mesleğinde Anna ile evlenmiş ve hayatlarına mutlu bir şekilde devam ettirdikleri görürüz. Nemo, yine bir çekim sonrası Anna ile sözleştikten sonra arabasıyla yola çıkar ve bir trafik kazası sonrası yoldan çıkıp, nehre uçarak boğulur.

Mr nobody bay hiçkimse, sinema eleştiri analiz film

Senaryo B’de yani Nemo’nun babasıyla kaldığı senaryoda, Nemo, Elise’e yazdığı mektubu vermek için evine gider. Burada yine bir paralel evren kırılması yaşanır ve Elise’nin erkek arkadaşıyla yan yana görmesinden dolayı, mektubu vermekten vazgeçip, dönüş yolunda trafik kazası geçirerek hastaneye kaldırılan Nemo ve vazgeçmeyip mektubu veren Nemo. Akabinde bir paralel evren kırılması daha yaşanır: Mektubu veren Nemo’nun Elise’e çıkma teklif edip, Elise’nin kabul ederek ilişki yaşamaya başlayan Nemo ile reddettiği için ona nispet amacıyla tanıştığı Jean’le beraber olan Nemo…

Mr nobody, Bay Hiç Kimse, sinema eleştiri analiz film

Reddedilen Nemo, Jean ile beraber olurken, motosikletinde Jean ile yolculuk ederken, hayatında  önemli kararlar almaktadır: “Bir daha hiçbir şeyi şansa bırakmayacağım”, “Motosikletimdeki kızla evleneceğim”, “Zengin olacağım”, “Büyük bir evimiz olacak”,”İki çocuğum olacak, adları: Paul ve Michael”, “Kırmızı spor arabam ve yüzme havuzum olacak “, “Yüzmeyi öğreneceğim”, ” Başarana kadar asla pes etmeyeceğim“.

Diğer yandan havuz başında Elise diye sayıklarken bulunan Nemo, Jean tarafından uyandırılır. Nemo, kayıp ve boşlukta bir hayat yaşamaktadır. Jean, Nemo’nun yazdığı bir mektup bulur. Mektupta Nemo, boşluğunu anlatır cinsten hayattan sıkıldığını  ve her tepkisini önceden gören bir hal aldığını ve bir nevi artık hiç bir şeye şaşırmadığını anlatmaktadır. Nemo’nun yaşadığı bu donukluğun nedeni , herşeyi planlamanın ve başarabileceğini bilmenin getirdiği sıkıntıdan kaynaklanmaktadır.

Nemo, o sırada Jean diye sayıklarken, 15 yaşındaki Anna ile gizli ilişki yaşadığı ana tekrar döner. Annesi ile üvey babası, sapıkça yorumladıkları gizli ilişkilerinin farkına varmış ve ayrılma kararı vermişlerdir. Nemo çılgına döner zira Anna babasıyla beraber giderek ondan ayrılacak ve New York’a taşınacaktır. Ayrılmadan önce Anna ondan bir söz vermesini, her gün deniz fenerine bakan parktaki bankta kendisini beklemesini ister. Nemo uzunca bir süre orada bekler ve bir yandan Anna ile telepatik olarak iletişim kurmayı denerken, annesi Anna’dan gelen mektupları Nemo’dan saklamak amacıyla yırtarak yok edecektir.

Mr nobody, bay hiçkimse, analiz sinema eleştiri film

Bunun üzerine Nemo, mutsuzluğunun sebebi olarak annesi görür ve onu terkederek New York’a taşınır,  aradan yıllar geçer, büyür, havuz temizleyicisi olarak bir işte çalışırken, bir yandan da salaş bir ve yalnızlığa gömülmüş bir hayat yaşamaktadır. Her gün tren garına uğramakta, bir dilenciye para verip Anna’nın orada olduğunu hissetmektedir, keza Anna da yine aynı garda, başka bir zaman diliminde yürürken onunla aynı şehirde yaşadığını hissetmekte ve iç sesiyle Nemo’ya mesaj yollamaktadır.

Elise’ne mektup vermekten vazgeçip motosiklet kazası sonucu  hastaneye kaldırılan Nemo ise yoğun bakımda, rüyasında 18.yy’da yaşamış sanatçı Gabriel Faure’ye ait Pavene adlı klasik müzik bestesi eşliğinde Mars’a yolculuk etmektedir. Elise’e mektup verdikten sonra, Nemo’nun çıkma teklifini kabul eden Elise ise Nemo ile evlenir. 3 çocuk yaparlar ancak Elise depresyonda ve devamlı kendini, nedenini bilmediği bir sebepten dolayı suçlamaktadır. Nemo ise vefakar bir kocadır, hem çocuklara bakmaktadır, hem de Elise’i ne olursa olsun sevdiğini söylemektedir. Elise ise bazen en mutlu anlarını Nemo ile yaşadığını düşünmektedir.

Mr Nobodoy Bay Hiçkimse, film eleştiri analiz sinema

Yine de Elise için Nemo’nun tüm “sensiz yaşayamam” demelerine rağmen, içindeki bir kurttan dolayı depresif ve hastalıklı hali devam etmektedir.

Annesini, kendisini Anna’dan ayırdığı için terkeden ve büyümüş, havuz tamircisi Nemo ise bir gün tren garında Anna ile karşılaşır. Zaman onlar için durmuş, hiç konuşmadan sevişmeye başlamışlardır. Burada “birikmiş suskunluklarıyla konuşmaları“, Reha Erdem’in Kozmos‘undaki çiftin iletişim çağrısıyla  ve yoğunluğuyla örtüştürülebilir.

Mr Nobody Bay Hiç Kimse film analiz eleştiri sinema

Aralarındaki bu en derin sözsüz konuşmadan ve sevişmeden sonra Anna, Nemo’ya açılır: Anna, kendisi varken, kimseye bağlanmadığını, kimseye aşık olmadığını ve o kadar çok onu beklemiştir ki, bu alışkanlıkla yavaştan almalarını gerektiğini, bu mutluluğa alışık olmadığını, tekrar kaybetmekten korktuğunu söyleyerek acele etmemeleri gerektiğini söyler ve Nemo’ya telefon numarasını verir. Ancak ne var ki, 2 ay öncesinde, işsiz bir Brezilya’nın suda fazla kaynattığı, yumurta mikro bir iklim değişikliği yaratmış ve yine bir Kelebek Etkisi sonucu, New York’taki yağmur bulutlarını oluşturup, Anna’nın bir kağıda yazarak Nemo’ya verdiği telefon numarasının mürekkebini dağıtmasına ve Nemo’nun tekrar Anna’yı kaybetmesine neden olmuştur. Nemo, tekrar onu her gün deniz fenerinin karşısındaki parktaki bankta beklemeye başlar. Yine bir gün, bankta uyuya kalmışken altını ıslatır, özel yeteneği devreye girmiş ve Anna’nın geldiğini görmüştür. Onun geldiği alanı bir tebeşirle işaretler ve büyük bir hevesle beklemeye devam eder.

Mr Nobody, Bay Hiç Kimse, eleştiri analiz film sinema

Elise ile evlenen Nemo’nun ise Elise’nin sorunlu hayatından ve korkularından uzaklaştırmaya çabalamaya ve onu iyileştirmeye vefakar bir çabayla devam etmektedir. Nemo, üzerindeki bu baskının da etkisiyle fotokopi makinesi üreten şirketteki işinden istifa etmiştir. Belgesel anlatıcısı Nemo ise, yavru kazların ters uçtuklarında silüetlerinin şahine benzedikleri için korktuklarını ve böylece hayatta kaldıklarını anlatır. Soru şudur: doğuştan gelen korkularımız hangi eski tehlikeden dolayı başımıza gelir?

OLASILIK TEORİSİ EKSENİNDE SCHRÖDİNGER KEDİSİ’nin DOĞRUSU

” Öngörülerin dolanıklığı, iki cismin daha önce gerçek anlamda tek bir sistem oluşturması,
, yani karşılıklı olarak bir etkileşim içinde olması ve birbirlerinde izler bırakmış olmasından
kaynaklanıyor. İki ayrı cisim birbirilerini etkileyebilecekleri bir duruma girdikten sonra
tekrar ayrılırsa, bu iki cisme ilişkin bilgilerimizin ‘dolanıklığı’ olarak adlandırdığım durum gerçekleşir.”

/ Erwin Schrödinger 

Yönetmen filmin bu aşamasında, Nemo’nun zamandan bağımsız bilinçaltına inen bir  katman geliştirir. Agresif kırmızı tonların ve etraftaki herkesin karolu süveter giydirerek sembolleştirilen bu ortamda Nemo gaipten gelen bir çok direktife amade bir şekilde, sürreal bir boyutta kaybolur, kendisinin bir çok haliyle rastlaşır. Bu kısım aynı zamanda, senaryonun kalitesi itibariyle Inception‘dan çok daha grift  olmakla beraber görsel yönetmenlik yönüyle de aynı şekilde Christopher Nolan’ın Inception senaryosundan çok daha manalı bir görsel tamamlayıcılıkla bu bilinçaltını nasıl yorumlatmak istediğinin başarılı bir örneğidir.

Mr nobody bay hiçkimse, sinema eleştiri analiz film

Mr Nobody, Bay Hiç Kimse

Keza bu evrede, Elise ile evlendiği gün filmin başında da bize gösterilen yakın tankerinin arkasında patlamaya maruz kalan ve Elise’nin ölümüyle sonuçlanan alternatif bir paralel evren daha oluşur. Nemo, Elise’i kaybetmiş ve yastadır.  Van Dormael’in burada yaratıcılığını gösteren ve sinema dilinden ayrı bir keyif almamıza neden olan ayrıntılara verdiği önemlerden biri olan, patlamadan yüzü yaralı bir şekilde kurtulan yastaki ve Elise’nin küllerini saklayan Nemo için biçtiği meslektir. Nemo için hayvanların, bitkilerin ve meyvelerin diri hallerinden bozulma hallerine kadar tüm “zaman” içindeki yitip gittiklerini gözlemleyip fotoğraflayan bir meşgale seçmiştir.

Patlamanın yaşanmadığı ve Elise’nin depresyonda olduğu paralel evrende ise Nemo’nun, Elise  için tüm fedakarlıkları yapmasına rağmen, Elise hala eski gençlik aşkını sevdiğini ve boşluğunun bu olduğunu anlar ve Nemo’yu bir gece vakti ansızın terk ederek başka bir şehire yerleşir.

İNSANIN MOBIUS ŞERİDİNDEKİ DEREALİZASYON İHTİYACI

Gerçeklik katı bir maddeydi; insanlar ona çarpar,
onu ısırırken dişlerini kırar ve kafaları kırılıncaya kadar ona toslar dururlardı. 
Bir süre önce tüy gibi oldu; yakalamaya çalışır ama tutamaz,
arkasından bağırır ama yanıt alamazdınız. Ve gerçeklik şimdilerde
köpüğe dönüşüyor, azgın bir köpük yığınına,
ufacık bir dokunuşla patlayıveren.”

/ Vilem Flusser 

Jean ile evlenen ve kendisi depresyona giren Nemo ise Jean’i korkutmaktadır, onunla ilgilenmemekte, onu tepkisizliğiyle oldukça incitmektedir. Senaryoda Nemo’nun “Karma felsefesi”nde olduğu gibi başına gelen veya başkasının başına gelmesine sebebiyet verdiği tüm incitmeleri yaşaması ise filmdeki ayrı bir felsefi açılımdır. Nemo bu kayıplıkta, bir nevi “Zar Adam” kitabında olduğu gibi, hayatındaki tüm şeyleri planlamaktan vazgeçer ve üzerine “YES” ve “NO” yazdığı bir paranın havaya attığı zaman getirdiği sonuçlara razı olmaya karar verir. Artık planlamayı, başarmayı istemeyi bırakarak, işini şansa bırakacak ve başarı denen bir motivasyondan uzak bir yaşamla nereye sürüklenirse oraya gidecektir. Sürüklenir de… Uçağa biner ve indiğinde hiç tanımadığı bir adamın peşinden, havaya atıp paranın YES veya NO gelmesiyle kararlarını belirler. Sonuçlar, onu, bir otel odasına götürür ve o sırada banyoda uyuyakalmış iken, hiç tanımadığı biri tarafından başından silahla vurularak, filmin başında da gördüğümüz bir şekilde küvet içerisinde öldürülür. Jean ise, evlenirken yakıt tankı taşıyan araçta Elise’ni kaybeden Nemo’nun yaşadığı gibi yastadır.

Mr nobody bay hiçkimse

Bu aşamada Elise’nin mektubuyla reddedilen ve motosiklet kazasıyla hastanede yoğun bakım altında Mars yolculuğu hakkında rüya gören Nemo’nun, bu patlama sırasında hayatını kaybeden Elise’nin küllerini, Mars’ta gerçekleştirdiği turistik turunda, söz verdiği gibi, serpiştirildiğini görürüz.

Van Dormael, şimdiye kadar binom olasılık dağılımıyla türeyen ve lineer olarak ayrışan paralel evren kurgusuna artık bambaşka bir boyut katarak, spiral ve Mobius Şeridi’ne benzer bir düşünce-algoritmasına geçerek, Nemo’ların hikayelerini zamanları da katıştırarak birleştirir. Artık 9 yaşındaki Nemo, eski aşkına koşmak için başka şehire taşınan ve kuaförlük yapmaya başlayan Elise tarafından eski aşkıyla buluşturulup buluşturulmama tercihine karar verdiren ve sonra bu senaryoyu  Elise tarafından terkedilen Nemo tarafından yazılması sağlanan içiçe bir karmaşa hakimdir. Kurgudaki bu spiral örgüyü ise, zamanın geriye dönmediğini ve lineer olmadığını, belgesel anlatıcılığı mesleğinin artık , patlamada olan Elise’nin kocası Nemo tarafından üstlenildiğinden anlarız. Her zamanki çekim arkadaşı Peter, bu sefer sete gelmemiş ve daha önce Nemo’nun bir başka paralel evrende uçtuğu nehirden kendisi uçmuştur. Ölen Peter’ın eşi ise çocukken yüzme teklifine tersleyerek cevap verdiği için ilişkileri başlayamamış ve sonrasında garda çocuklarıyla gördüğü Anna’dır. Yüzü yaralı ve yastaki Nemo, Peter nedeniyle yastaki Anna’yı bir yerden tanıdığını söyler.

Diğer yandan motosiklet kazasından dolayı yoğun bakımda Mars hakkında rüya gören ve Elise’nin küllerini Mars’a serpen Nemo, kıyamet ve zaman konusunu inceleyen bilim kadını Anna ile karşılaşır. 2092’de zamanın çökeceğini söylemektedir.

SON NEFESTE ÖZGÜRLEŞEN AŞKIN MUTLAK SON

“Tüm Doğa bir sanat eseridir, senin bilmediğin;
Tüm tesadüfler bir yöndür, göremediğin;
Tüm ihtilaflar uyumdur, anlaşılmayan;
Tüm kısmi kötülük, evrensel iyiliktir:
Ve gurura rağmen, şaşan akla rağmen
Açık bir hakikat: “VAR OLAN her şey DOĞRUDUR”

/ Alexander Pope 

Artık tüm senaryoların karıştığı ve içiçe girdiği bir hal alan kurgu, Nemo’nun  bilinçaltındaki yüzmeyi bilmemesinden kaynaklı suda kısılı kalan ve bir çok senaryoda öldürülen kısılmışlık metaforuyla yüzleştirilmesine varır. Bu yüzleşmelerin sonucunda tüm senaryolarda bir çöküş, yok oluş ve ölüm hakim olmaktadır. Yönetmenin bu aşamadaki yaşattığı yok oluşlara ilişkin akıl karışıklığı, yine Faure’nin Pavane bestesiyle beraber katıştırılmıştır ve sanatsal boyutu ile bile izlenmeye değerdir.

Mr Nobody Bay Hiç Kimse

2092’deki Yaşlı Nemo, yüzü boyalı doktor tarafından uyandırılır ve karo süveter giymiş boyuttaki direktiflere göre alternatif senaryoların içinde kaybolmuşluğuyla delirmiş bir profili yaşar. Zaman itibariyle Yaşlı Adam’ın ölüm zamanı, halka “Ay seyahati” ödülü vaat eden bir iddia konusudur. Gazetecinin ise kafası karışıktır, hangi anının gerçek olduğunu çözememekte iken bilinçaltında yaşlı adam ile karo süveterli Nemo karşılaşır. Delirmeye yüz tutmuş Nemo, yaşlı Nemo’nun gelecekten gelip, hikayenin sondan başladığı, zamanın geçmişe doğru aktığı haliyle yapacağı her şeyi bileceği ve aslında şu an kendi zamanında yok olduğunu anlatan televizyon bandını izler. Bu kısım felsefede nedensellik ve belirlenemezcilik arasındaki çatışmayı da ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Yaşlı Nemo’nun, ona 2092’ye kadar yaşayacağını söylemesiyle ise yönetmenin özgür irade sorununa delalet bir çıkmazın sonuçlarını da gündeme getirmek istediğini görürürüz.

Mr Nobody, Bay Hiçkimse

Gazeteci iyice şaşkındır, Yaşlı Adam’ın anlattığı her şeyin ona göre çelişkili geldiğini, hangisi gerçek anlamadığını, hem ölü hem yaşayan olamayacağını belirtir ki burada Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi yine gündeme gelir ve bu ilkeyi temellendiren Schrödinger’in Kedisi deneyindeki kedinin “hem var hem yok olma anı”nın karşılığı olacak şekilde, filmdeki tüm senaryoların gerçekleşme olasılığıyla da bağdaşabileceğini gösteren bir deney özelliğini  taşır. Yaşlı adamın gazeteciye verdiği cevap, tüm filmin vermek istediği mesajı da aslında özetler:

” Seçim yapmamız gerektiğini düşünüyorsun demek? Seçilen her yol doğru yoldur. Yaşanılanlar bambaşka şekillerde vuku bulabilirdi ancak öyle olsa dahi yine de aynı mana ve değeri taşırdı.”

Van Dormael, filmin senaryo ve görsel kurgusu ile vermek istediği mesajıyla Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi’nin temelini de anlatan Schrödinger’in Kedisi deneyinin “kedinin kutudaki hem var hem de yok olma anı”nın karşılığı olan tüm senaryoların gerçekliğini sinemayla ile başarı ile yakalamış ve  9 yaşındaki bir çocuğun herşeyden çok bağlı olduğu anne ve babasının ayrılmasıyla yaşadığı travmatik hayal gücüyle, tüm bu senaryoların varlık ve yokluk arasındaki anları kapsayacağına dair düşünmemize işaret eder. 9 yaşında seçim yapmaya zorlanan Nemo, kurduğu ve bir çok paralel evren kırılmasını izlememize yol açan düşlemlerini yıkmaya başlamıştır. Bu bir yandan da , ana fay hattından kırılarak oluşan bir çok paralel evrenin olasılığını doğuran nedenselliği üzerine kurulmuş filmin odağına yerleşen travma sayesinde, Freudyen bir nedene oturtulması anlamını da taşır.

Mr Nobody, Bay Hiç Kimse

Çünkü, önceden neler olacağını bilmeyen birinin seçim yapması imkansızlaştırılmışken, artık her şeyi bilen Nemo’nun bu paralel evrenlere ihtiyacı kalmamış ve tren garındaki seçimini yapabilir hale gelmiştir: Ne annesinin, ne de babasının yanında kalmak..Ve kendi açtığı bambaşka bir yolda ilerlemek…

Mr Nobody, Bay Hiç Kimse

“Peki, Nemo kendi mutlak evreninde kimi sevmektedir?” sorusuna cevap ise bu sorunun özellikle cevapsız bırakılmak istemezcesine, daha önce bir çok paralel evrende oluşan ihtimallerde de hep bir şekilde buluşturulduğu ve  Nemo ile deniz fenerinin karşısında sonunda kavuşan ve yaşlı adamın 2092 Şubat’ında öleceği anda hayatının en mutlu günü olduğunu söylerken, son sözüne işleyen hatıratın sahibidir:

Anna….Anna….

Mr Nobody, Bay HiçKimse

Ve Nemo’nun tüm yaşanmışlıkları hazmettiği bu nihai bilinç ile zaman geriye doğru akmaya başlayarak muhteşem filmini bitirir Van Dormael… Oruç Aruoba’nın dediği gibi “yaşamında birşey patlasa, etkisi nereye kadar varabilir ki–ancak senin yaşam alanın içinde yayılabilir titreşimleri: “dışarı” çıkamaz ki..”  Sicim Teorisi itibariyle, iplikçilerin titreşmesinden oluşan ve bir kütlesi olmayan maddemiz veya başka bir şekilde ruhumuz ve bedenimizin zaman kısıtı içinde aldığı kararsızlıklar içinde ve tüm olasılıklar evreninde hem hiç bir olasılığa bütünüyle ait olmayan, hem de tüm olasılıkları içinde barındıran Bay Hiç Kimse , filmin bulmacası boyunca içinden çıkılmaz bir sona sürüklenmemiştir. Var Dormaal, bir yandan gelecekteki yaşam tasvirini, duygulardan arınmış, metalaşmış ve insani özellikleri “çok fazla bilgiyi yaşama dönüştürme gayesiyle” yok saymaya yüz tutması nedeniyle eleştiriye tabi tutmuş, diğer yandan kadın-erkek ilişkilerindeki derinliği var gibi gözüken ilişkilerle derinliği gerçekten var olan ilişkilerin ayırt etmenize yarayacak yaşanmış ipuçlarını sunmuş, tüm bunları ise çok yakından takip ettiği anlaşılan bilimde ve felsefede gelinen ideler evrenindeki kavramlarla, sürreal sandığımız bu dünyanın gerçekçi yanlarından da  düşünmeye sevk edecek referanslarla temellendirmiştir. Kendine dair bilgileri ve gelişmeleri her an güncelleyen fizik, matematik, biyoloji, psikoloji, sanat ve tercihlerimiz ne noktaya bizi getirirse getirsin, ölümlü olmanın sizi en mutlu gününüzü yaşatacak kadar mutlu kılabileceği bir gerçeği, zaman lineer olmasa dahi, maddesellik gibi içini yitirmeyeceğini, kendi son nefesinizle, sondan başa bakarak göz önünüze getirdiğinizde size fısıldar. Bu eşsiz ve size özel deneyimlerin çıkarımı da olan fısıltıya ilişkin yıllar önce yazdığım “Son Nefes” şiiri de bu bulanık mantığın içinden çekip çıkardığım berraklığa dairdir:

Mr Nobody, Bay Hiçkimse

Son Nefes

Düşündüm ki;
insan son nefesinde
neleri doldurur içine
ve çeker
bitmesini istemezcesine.
düşünsenize
son nefes
son an
son düşünce bu
o son nefeste

Düşündüm ki;
insan son nefesinde
yalnızca aşklarını çeker içine
düşünsenize
aşık olduğu zamanlarda
düşünmüşlerse
hangi aşkı ölümsüz
hissetmişlerse
bitmesini istemezcesine
onları düşünürler
o son nefeste

Düşündüm ki;
bu konuda da hiç yazmamış şairlerde
bulamadım son nefeslerini hiçbir dizede
düşünsenize
her anı anlatmak için düşünüp
şiire aşık oluyorlar
bitmesini istemezcesine
son nefese gelince
hiçbirşey yazmadan
kaçıp gidiyorlar
o son nefeste

Düşündüm ki;
zeka bu yüzden verilir
Ve hisler
en derin nefesini alır
bitmesini istemezcesine
o son nefeste

Düşündüm ki;
aklımı düşününce nefesimi
nefesimi düşününce aklımı kaçırıyorum
ben çok düşündüm dostlar
son nefesimin vereceği karar:
düşünmek akla zarar
ne kadar düşünmüşsek
kabirde o kadar azab var
/Reha BAŞOĞUL


If you enjoyed this post, please consider leaving a comment or subscribing to the RSS feed to have future articles delivered to your feed reader.

  4 Responses to “Gelecekteki yaşamlarımızdan birine uyarlanacak bir Schrödinger Kedisi filmi: Mr. NOBODY / BAY HİÇKİMSE”

  1. mükemmel bir anlatım mükemmel bir bakış açısı..filmi izledim ve bu yazınızı okurken de kendimi kaybettim resmen. ne kadar etkilendiğimi anlatamam. hani filmden etkilenmemi 2 katına çıkardınız emin olun.

  2. Tebrikler güzel yorumlama. Bende böyle bir film çekmek istemişdirim hep, ama Jako Van benden önce davranmış :S
    .

  3. teşekkürler yorumunuza katılıyorum, bir çok kişinin kombinasyonunu duygusal bir estetikle birleştirme becerisi açısından sinema tarihinde önemli bir film.

Leave a Reply to Reha BAŞOĞUL Cancel reply

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

(required)

(required)

Kapat